Kürt gruplar, 2003’ten bu yana fiilen hakim oldukları tartışmalı bölgelerde kontrolü kaybetmemek için Maliki’ye bağlı ordu birliklerinin son hamlelerine direnmeye çalışıyor. Barzani-Maliki gerilimine fazlaca müdahil olmak istemeyen Talabani ise, artık Maliki’nin doğrudan hedefi haline geldi.
Irak’ın Selahaddin vilayetinin Tuzhurmatu ilçesinde, 16 Kasım’da Irak ordu birliklerinin Celal Talabani’ye bağlı Peşmerge güçlerinden 1 kişiyi öldürmesinin ardından, Kürtler ve Başbakan Maliki arasındaki siyasi ve ekonomik sorunların silahlı çatışmaya dönüşmesi riski hızla artıyor.
Irak’ın 2003’te ABD tarafından işgalinin ardından ülkenin yeniden yapılandırılmasında Kürtlerin talepleri büyük ölçüde kabul görmüş ancak ilerleyen dönemde merkezi yönetimin güçlenmesi ve Şii siyasal hareketlerinin iktidardaki ağırlıklarının pekişmesi, Kürtlerin rahatsızlığına sebep olan uygulamaları beraberinde getirmişti.
Kürt yönetimi ile Maliki hükümetini sık sık karşı karşıya getiren üç temel sorun bulunuyor: Maliki’nin tekelinde toplanan yetkiler ve güçlenen merkeziyetçilik, Kürt bölgesindeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının işletimi, başta Kerkük olmak üzere tartışmalı bölgelerin geleceği.
2006’da başbakanlık görevine gelen Maliki, Irak’ta istikrarın sağlanamamasının en önemli sebeplerinden biri olarak, federal sistemin merkezi yönetimi zayıflatmasını görüyor. Ancak Kürt yönetimi, devlet sisteminde merkez-yerel dengelerinin değiştirilmesini hiçbir şekilde kabul etmeyeceğini ilan etti. Buna karşılık Maliki başta savunma ve içişleri bakanlıkları ile merkez bankası gibi birtakım stratejik kurum ve pozisyonların yetkilerini kendi tekelinde toplamayı sürdürdü. Maliki’nin daha fazla güçlenmesinden endişe eden Kürt liderler, ABD yönetiminin Irak’a F-16 satma kararından ve Rusya ile devam eden silah anlaşması görüşmelerinden büyük tedirginlik duyuyor. Kürt yönetimi ve kamuoyu, silahların bir gün kendilerine yöneltilebileceği düşüncesinde.
Kendi petrol endüstrisini inşa etmeye çalışan Kürt yönetimi, Eylül ayında petrol ve doğalgaz konusunda Maliki hükümetiyle geçici bir uzlaşma sağladı. Şu an Kürt bölgesinden çıkartılan petrol, Irak ulusal petrol şirketi üzerinden Kerkük-Ceyhan hattına veriliyor. Ancak, asıl sorun olan kuzeydeki sahaların işletimi konusunda nihai anlaşma sağlanamadı. Bu konuda taraflar arasında her an yeni bir sorun çıkması ihtimali mevcut. Maliki hükümeti, kuzeydeki çalışmaların mutlak surette Bağdat’ın kontrolünde olmasını istiyor.
Kerkük başta olmak üzere Musul, Diyala ve Selahattin vilayetlerinin bazı ilçe ve kazalarını kontrol eden Kürt yönetimi, bu yerlerin kendi idari sınırlarına dahil edilmesini istiyor. Tartışmalı bölgelerdeki önemli petrol ve doğalgaz rezervlerinin varlığı, sorunların çözümünü daha da zorlaştırıyor. Son olarak, Kürt yönetimi ile dünyanın en büyük petrol şirketlerinden biri olan Amerikan menşeli Exxon Mobil şirketi arasında imzalanan anlaşmaya tartışmalı bölgelerdeki 3 sahanın alınması büyük yankılara neden olmuştu.
Tüm bu sorunlara ek olarak, Peşmerge gücünün masrafları da anlaşmazlık konusu. Kürt yönetimi kendi emrindeki Peşmerge gücünün bütçesinin Irak hükümeti tarafından karşılanmasını isterken, Maliki hükümeti Peşmerge birliklerini Kürt yönetiminin özel gücü olarak kabul ediyor ve bu isteği reddediyor. Peşmerge gücünün görev alanı ve yetkileri de taraflar arasında sorun olmaya devam ediyor.
Irak’ta bu yıl başından itibaren Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Tarık Haşimi’nin yargılanma süreciyle birlikte Maliki karşıtı grupların çalışmaları da hızlandı. Irakiye koalisyonu, Sadr Hareketi ile Kürdistan Demokrat Partisi lideri ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani tarafından Nisan ayında başlatılan yeni girişim, Haziran ayında Başbakan Maliki’nin düşürülmesi konusunda büyük bir mesafe katetti. Ancak mecliste oylamanın başlayacağı aşamada Cumhurbaşkanı Talabani’nin Maliki’ye karşı kesin bir tavır almak istememesi nedeniyle girişim sonuçsuz kaldı. Bu arada, Sadr, Maliki’yi düşürme girişimi konusunda desteğini yavaş yavaş çekti.
Maliki’nin, Ağustos ayında Dicle Operasyonları Komutanlığı’nı kurması ise bu girişime cevap niteliği taşıyan bir adım olarak görüldü. "Terörle mücadale" birlikleri olarak takdim edilen yeni birimin Kerkük, Selahaddin ve Diyala vilayetlerinde operasyonlara başlaması, Kürtlerle Maliki’nin emrindeki Irak ordu birliklerinin karşı karşıya gelmesine neden oldu. Kürtler de Maliki’nin hamlesine, Hemrim Operasyonları Komutanlığı’nı kurarak yanıt verdi.
BASKILAR TALABANİ'YE YÖNELDİ
Bu adımları, Temmuz ayında Irak ordu birliklerinin Suriye sınırındaki Musul vilayetinin Rabia sınır kapısında Barzani’ye bağlı Peşmerge güçleri ile yetki tartışması gerekçesiyle çatışma noktasına gelen gerginliği izledi. Çatışma son anda önlenirken Irak ordusu ile Peşmerge güçleri arasında gerilim, Celal Talabani’nin liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) kontrolündeki Kerkük, Diyala ve Selahattin (Tuzhurmatu) bölgesine kaydı. Böylece, Maliki’nin baskıları Celal Talabani’nin üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Nitekim Tuzhurmatu ilçesinde 16 Kasım’da meydana gelen olayda, Irak ordusunun Dicle Operasyonları Komutanlığı’na bağlı birliklerin buradan Kerkük’e geçişi sırasında, KYB temsilciliğinin önünde Peşmergelerle ordu birlikleri arasında küçük bir çatışma oldu ve 1 Peşmerge öldü. Tuzhurmatu’nun hemen ardından, Irak ordu birliklerine yine Selahaddin vilayeti içinde 10’dan fazla askerin öldüğü saldırı gerçekleştirildi ancak bu saldırının Kürt güçleri tarafından gerçekleştirildiğine dair doğrulanmış bir bilgi bulunmuyor. Buna karşılık Irak ordusunun Tuzhurmatu ve Kerkük’e birlik sevketmeyi sürdürdüğü bildiriliyor.
KERKÜK'TE GERGİN BEKLEYİŞ
Başbakan Maliki, Kürtlerle yaşadığı gerilime paralel olarak bu yıl başından itibaren Kerkük’teki siyasi ve askeri varlığını güçlendirmeye büyük önem verdi. Dicle Operasyonları Komutanlığı, Kerkük çevresine birlik sevketmeyi sürdürürken, Talabani’ye bağlı güçlerin kontrolünde olan kentin giriş noktalarında yeni bir çatışma yaşanmasından endişe ediliyor.
Diyala vilayetinin Süleymaniye’yle birleştiği hatta yer alan Hanekin ilçesinde de gerilim hakim. Irak ordusu, burada da yine Talabani’ye bağlı Peşmergeler üzerindeki baskısını sürdürüyor.
Son olayların ardından Celal Talabani’nin Mesut Barzani ile temaslarını sıkılaştırdığı, Maliki’ye karşı ortak ve daha planlı bir strateji izlemeye çalıştığı görülüyor. Bağdat’a ne zaman döneceği halen belli olmayan Talabani, memleketi Süleymaniye’de kalmayı sürdürüyor. Talabani’ye yakın kaynaklar, Maliki’den olumlu sinyal alana kadar Cumhurbaşkanı’nın Bağdat’a dönmeyi düşünmediğini bildiriyor.
Sonuç olarak, bölgede yeni çatışmalar olup olmayacağını, 2003’ten bu yana çözüm bekleyen ve çözümü giderek güçleşen tüm bu sorunlar belirleyecek.
Kaynak: Diyarbakır Söz