Vatan hasreti artık bitirilsin!

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası yurt dışına kaçan 14 bin kişi, 'vatan haini' oldukları gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarıldı.

Vatan hasreti artık bitirilsin!

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası yurt dışına kaçan 14 bin kişi, 'vatan haini' oldukları gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarıldı. Sağ ve sol kesimden vatandaşlıktan çıkarılanlar, darbecilerin yargılanacağı 4 Nisan 2012 tarihindeki duruşmayı izleyebilmek için yurda giriş çıkış yapmalarına ilişkin yasal düzenleme yapılmasını istiyor. Diyarbakır'da 1992 yılında uğradığı silahlı saldırıda öldürülen yazar Musa Anter'in oğlu Anter Anter'e vatandaşlık yolunun açılması da onlara umut oldu.

Yıllardır vatan hasreti çeken "Uğur Coşkun, Hamza Kaya, Nuh Semiz, Mehmet Ateş, Muhittin Gündoğdu, Baha Sertkaya ve Mehmet Güçlü", binlerce isimden sadece birkaçı. Sürgündeki ülkücülerden Uğur Coşkun, 1980 darbesinden hemen sonra İzmir'de gözaltına alındı ve 90 gün boyunca işkence yapıldı. İzmir'de meydana gelen olayların tamamına yakını işkence sonucu kabul ettirilen Coşkun'un dosyasında, hiçbir ciddi delil bulunamadı.

Yargılama esnasında suçlamaların tamamını reddeden Coşkun'un babası da Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Albay rütbesiyle görevli olduğu sırada, darbecilere karşı çıkmasından dolayı ordudan ihraç edildi. 3 idam ve yüzlerce yıla varan hapis cezası alan Coşkun, babasının, bütün servetini harcayarak gösterdiği gayretler sonucunda idam edilmekten kıl payı kurtuldu.

BABASI KALP KRİZİNDEN ÖLDÜ, ANNESİ YATAĞA BAĞIMLI

Yargılama sürecinde acılara dayanamayan babasının kalp krizinden öldüğünü anlatan Coşkun, cezaevi yetkililerine yapmış olduğu talep ve girişimlere rağmen babasının cenazesine götürülmediğini vurguladı. 1991 yılında infaz yasasında yapılan değişiklik sonunda salıverildiğini anlatan Coşkun, salıverildikten kısa bir süre sonra dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın birden fazla idam cezası alanların tahliyelerine olan itirazı üzerine, tekrar tutuklama kararı çıkartılmasının ardından yurt dışına kaçmak zorunda kaldığını söyledi.

21 yıldır vatanından, sevdiklerinden uzak olarak hasret içerisinde yaşamaya devam ettiğinin altını çizen Coşkun, şöyle devam etti: "Belçika'da devletin sığınmacılara verdiği cüzi miktardaki gelirle hayatımı hayırsever bir Türk vatandaşının kahvesinin çatı katında yataksız, döşeksiz, mukavva kağıtların üzerinde yatarak, yarı aç yarı tok bir şekilde hayatımı idame ettirmeye çalışıyorum. Hayatta kalan tek varlığım, yatağa bağımlı olarak yaşayan ve yaşı oldukça ilerlemiş olan annem var. Annem, beni bir kez olsun dünya gözü ile görmeden bu dünyadan gitmeyeceğini söylüyor."

12 EYLÜL'ÜN VATANI TERK EDENLERİ

12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanacağı davaya müdahil olduğunu dile getiren Coşkun, duruşmayı izlemek istediğini belirterek "Devlet yetkililerinin bizimle ilgili bir düzenleme yapmasını istiyoruz. Vatan hasreti çektiğim ülkeme gelerek darbeyi yapanlardan bizzat hesap sormak ve annemin de son isteğini yerine getirmek istiyorum." dedi.

12 Eylül 1980 darbesini yapanların yargılanmasını, demokrasi adına atılan güzel bir adım olarak gören Coşkun, Anter'in babasının öldüğünü ve Türkiye'ye geri dönebildiğini ifade etti. 12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasını icaraata dökmek zorunda olduklarını belirten Coşkun, "Hala ölmüş babamın mezarına gidemiyorsam, 80 yaşındaki hasta anamı görmek için Yunanistan adalarına gidiyorsam, bu yargılama benim için ne anlam ifade edecek. Benim cezaevinde 38 senedir yatan arkadaşım var. Solcuların hiç biri ne hapiste ne de yurt dışında sürgündeler. Bizim zorumuza giden solculara geldiği zaman kamu vicdanı sızlıyor. Bize gelince yaşlı anamın gelip elini bile öpemiyorum." diye konuştu.

ANNE VE BABASININ CENAZELERİNE KATILAMADI

Darbenin mağdurlarından biri de Hamza Kaya. Kayseri Ülkü Yolu Derneği Başkanı iken darbeden sonra gözaltına alınan Kaya, çok ağır işkenceler görmesine rağmen hiçbir yasa dışı eylemi kabul etmediğini belirtti. Suç kabul ettiremeyeceğini anlayan işkencecilerin gözaltına aldıkları işkenceye dayanamayan diğer ülkücü gençlere yüklenerek kabul ettikleri eylemleri, kendinden aldıkları emirlerle işlediklerini söylettirdiklerini aktaran Kaya, 10 yıla yakın tutuklu kaldıktan sonra suçsuzluğu anlaşılarak mahkemece tahliye edildiğini vurguladı.

Yerel mahkemede yargılama sonucunda beraat kararı verildiğini dile getiren Kaya, "Ancak araya giren karanlık güçler Yargıtay'da kararın bozulmasını sağlayarak idam cezası ile cezalandırılmamı sağladılar. Tekrar cezaevine girmemek için yurt dışına kaçmak zorunda kaldım. Halen Almanya'da devletin sığınmacılara tanıdığı haklardan faydalanarak kıt kanaat geçiniyorum. 25 senedir memleketimden ve sevdiklerimden ayrı yaşıyorum. Sürgündeyken babam ve annem rahmetli oldu. Cenazelerine dahi katılamadım. Kardeşlerimin düğünlerinde bulunamadım. Yeğenlerim beni fotoğraflardan biliyor." şeklinde konuştu.

Kendisi gibi, yurt dışında yaşamak zorunda kalan çok insan bulunduğunu anlatan Kaya, bu adaletsizliğin giderilmesi gerektiğini vurguladı. Darbeden dolayı vatandaşlıktan çıkarılanlar için yeni bir düzenleme isteyen Kaya, darbecilerden, mahkeme salonunda hesap sormak istediğini ifade etti.

"ÜLKEMİN ZİNDANLARINDA ÖLMEYİ YEĞLERDİM"

Baha Sertkaya da darbe döneminde Mamak Cezaevi'nde işkence görenlerden biri. MHP davasından yargılanan ve 4 yıl sonra serbest kalan Sertkaya, 49 yıl cezaya çarptırıldı. Hakkında yakalama kararı çıkarılınca yurt dışına çıkan Sertkaya, Belçika'ya iltica etti. Ancak uzun yıllar ilticası kabul görmeyen Sertkaya'nın eşine sığınma hakkı verilince sorun aşıldı.

Yapılan bir darbenin, hayatına mal olduğuna dikkat çeken Sertkaya, "Ülkemizin zindanlarında ölmeyi yeğlerdim." dedi. 12 Eylül 1980 darbesini yapanlar hakkında dava açılmasını önemli gördüğünü vurgulayan Sertkaya, şunları söyledi: "Gelip müdahil olmak isterdim, ancak hala Türkiye'ye giremiyorum. Çünkü hakkımda kesinleşmiş bir karar var. Şunu da belirteyim, bana isnat edilen suçların hiç biri doğru değildir. Yargısız infaz yapıldı. Eğer ben o suçları işlemiş olsaydım. Vallahi ölürüm de ülkemden ayrılmazdım. Babam öldü, cenazesine gidemedim. Bunlar bizi ister istemez rahatsız ediyor. İşkenceciler yargılanıyor ama bizler hala buradayız. Madem onlar suçlu, bizlerin suçsuz olması lazım. 18-20 yaşlarındaki gençlerimiz, sürgün hayatı yaşıyor. Bugün Anter'e gösterilen hassasiyet bize de gösterilsin."

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler