Düğün denilince akla gelen illerin başında gelen Diyarbakır'a ait oyunlar şunlar...
DİYARBAKIR OYUNLARI:
Başlıca çeşitleri şunlardır:
1. Neni: 4-6 kişiden 15 kişiye kadar toplulukla oynanır. Pek özellikli geçen Diyarbakır düğünleri bu Halaysız olmaz. Düğün evinde sıra sıra kadınlı erkekli Halay çeker, maya söylerler.
2. Delibe: Buna Üç Ayak da denir. Ayak seyir ve vuruşları oyun boyunca öyle çabuk ve tüy gibi yeğnik geçer ki seyredenler oyuncunun üçüncü bir ayağı olduğu vehmine (kuşkusuna) kapılır gibi olurlar. Koçeri adlı başka bir oyun Delibe'nin iki ayaklısıdır, yani yavaştır. 4-10 kişi kol kola girip mendil sallayarak oynarken şu türküyü çağırırlar:
Dama çıkmış bir güzel
Damın etrafın gezer
Elinde bir deste gül
Kendi gülünden güzel
3. Giranî: Buna Esmer Oyunu da derler. Oyun boyunca davul zurna hem esmer güzeli Diyarbakır dilberlerine yakılan bir hoyratın nağmelerini dizeler, hem de oyunculara kılavuzluk eder:
Esmer bugün ağlamış
Ciğerini dağlamış
Kara kaşın üstüne
Siyah puşu bağlamış
Diyarbakır'ın yukarıda sayılan halaylarından başka şunlar gibi çeşitleri de vardır: Durik (iki ayaklı Halay), Goncut, Çepik, Çaçan, Keçik'ni... Cümlesi Halay tipindedirler.
Kıyafet:
Şalvar, gömlek (mintan) ve cepkenden ibarettir. Başta çevre ve puşu bulunur. Ayakkabı yerine hafif bir yemeni giyerler.
Alay, Esmer, Çepik (ki "alkış" demektir), Çaçan. Bu sonuncunun sözleri şöyle başlar:
Ay doğar sini sini
Sevmişem birisini
Diyarbakır Yöresi
DİYARBAKIR OYUNLARIN ÇIKIŞ ÖYKÜLERİ VE OYNANIŞ BİÇİMLERİ
DELİLE (DELİLO)
Bu oyun kentte yaşam süren tüm uygarlıkların özelliklerini kendine özgü bir biçimde yansıtmıştır. Bu oyunda sevgi, saygı, hoşgörü, coşku ve birlik beraberliği görebilmekteyiz. Yörede insanlarına göre bu oyunun birkaç farklı içeriği mevcuttur. Bu oyun kimine göre tarlada bereketli olan bir dönem sonrası sevinç oyunu, kimine göre ise kına, düğün, bayramlarda karşılıklı maniler şeklinde atışılarak ortama neşe katma amaçlı bir oyun şeklidir. Çeşitli görüşler olması aslında ayrı varyantlardır çünkü sonuç olarak aynı noktaya varıyoruz.
Yani bu oyun oynandığı mekana göre sözlü ya da sözsüz olup, kentte yaşam süren tüm uygarlıkların izlerini yansıttığı gibi, bulunan ortama birlik, beraberlik ve mutluluk katar.
Yörede bu oyuna Gırani, Aslanvari, Şervani ve Koçeri gibi isimlerde verilmektedir.
Oyun sağ ayağın sağ ön vereve atılmasıyla başlar. Öne giderken sağ, sol, sağ ve sol ayağın topuğunun yere vurulup atılması, geriye dönüş sol, sağ, sol ve sağ ayağın taban vurulmasıyla devam eder.
Oyun esnasında ekip başındaki oyuncu soloya çıkarak kendi yeteneğini sergiler ama solo sırasında önemli olan oyuncunun hem müzik hem de ritimle uyumlu olmasıdır. Türkülü bir oyun olduğundan, grup sayısı fazla olursa karşılıklı türküler söylenerek de oyun icra edilebilir.
GOVEND (HALAY)
Bu oyunda yörede karşılıklı yaşanılan sevgiler anlatılmıştır, hatta bu sevgiler için oyuna birçok türkü yakıldığı söylenilmektedir. Yörede insanların birbirine karşı duydukları sevgileri hem oyunla hem de oyun içerisinde söylenen türküyle icra etmesi, çok yaygın olan halay oyununa ayrı bir güzellik katmıştır. Halayı ekibin başındaki oyuncu elindeki mendil ve ses komutuyla yönetir. Bu oyunda ekip başı soloya çıkarak, müzik ve ritm eşliğinde kendi maharetini sergiler. Halaylarda coşku, mutluluk ve canlılık ön plandadır.
Erkek ve kadın halayı olmak üzere ikiye ayrılır. Erkek halayında, sağ ayağın tabanının yere vurulup, sol ayağın öne çıkması, sol taban vurup sağ ayağın öne çıkmasıyla oyuna giriş yapılır. Ardından dört diz kırıp, üç diz çekmeyle oyun seyir gösterir. Sağ ayağın tabanının yere vurulup, sol ayağın öne çıkması, sol taban vurup sağ ayağın öne çıkmasından sonra, sağ ayak topuğuyla yere üç defa vurulur.
Daha sonra sol ayağın sağ tarafa savrulup öne atılmasıyla devam eder. Bu adım cümlesi ekip başının vereceği komuta kadar devam eder. Komut geldikten sonra aynı adım cümlesi üçüncü komuta kadar tekerrür eder.
Üçüncü komuttan sonra geriye sol, sağ, sol ayak atılır ardından sağ taban basıp sol ayağın, sol taban basıp sağ ayağın öne çıkmasıyla icra edilir. Eller gözükmeyecek şekilde parmakların iç içe geçirilmesiyle oyuncuların arkasında tutulur.
Yörenin en çok oynanan ve en çok sevilen oyunlarındandır. Kadın halayı ise ilerde Kadın Halayı adlı oyun kısmında anlatılmıştır.
HARRANİ (ESMERİM)
Yine bu oyunla ilgilide yöredeki mahalli kişiler tarafından ortaya çıkan esmer kızlara duyulan sevginin türkü eşliğinde anlatımıdır. Eski zamanlarda yörede bir erkek ve bayanın görüşmesi bugünkü kadar rahat değilmiş, yani birbirine sevgi besleyen insanlar bunu çok rahat dile getiremezmiş. Bu yüzden birbirlerine karşı duyulan bu sevgiyi nişan ve düğün gibi eğlence ortamlarında esmerim oyunu oynarken söylenen manilerle dile getirmişlerdir. Oyunun kendine ait türküsü ve bu türkünün birkaç değişik varyantı mevcuttur. Bazı mekanlarda türkü söyleyerek de oynanan bir oyundur. Yöre oyunları içerisinde farklı bir yeri bulunan Harrani oyununun bir başka adı ise Esmerimdir.
Sol ayağın öne topuk vurup, geri çekilmesiyle başlar. Ardından sağ, sol, sağ ayak geriye çekilir ve sonra en son geriye çekilen sağ ayağın yerine gelmesiyle iki diz birden kırılır. Bu adım cümlesi oyunun yerinde olan adımıdır. Öne iki değişik çıkışı ve geri gelişleri mevcuttur. Birinci çıkış sol ayak topuğu öne vurulup öne atılır. Ardından sağ, sol adım atılıp durulur, yanına sağ gelince iki diz birden kırılır. İkinci çıkış ise sol topuk öne vurulup öne adım atılır, yanına gelen sağ ayak yerinde, topukla önce öne sonra yana vurulup yerine gelince de iki diz birden kırılır. Geri gelişler ikisinde de aynı olup sol topuk öne vurulur ve geriye sol, sağ, sol adım atılır, sağ ayak sol ayağın yanına gelince iki diz tekrar kırılır. Kol tutuşları Govend (Halay) oyunundaki gibidir.
ŞUŞANE (TEK AYAK)
Bu oyunumuz genelde kırsal kesimde gruplar tarafından karşılıklı atışma şeklinde oynanan bir oyundur. Halay oyunuyla benzerlik gösteren adım cümleleri olsa dahi, kendine ait figürler olup, bu figürlerde en büyük özellik ise figürlerin kesik kesik olmasıdır.
Bu oyunumuz tek bir ekip şeklinde oynanılabildiği gibi, bir gurubun öne çıkarken diğerinin geriye adım atması daha sonra bu işlemin tersi uygulanarak devam etmesi de yörede mevcuttur.
Sol topukla öne topuk vurulup geriye taban çekmesiyle başlayıp yerimizde sağ, sol ayak hareket ettirilir. Daha sonra sağ diz önden yerine çekilerek oyun seyir eder. Komutla sol topuk öne vurulur, sağ topukla ise yere iki defa yarım daire çizilecek şekilde vurulur ve halay savurması yapılıp öne çıkılır. İkinci bir komut gelene kadar hamle yapılır. Geri geliş sol topuk öne vurulur ve geri atılırken sağ, sol, sağ diz çekilir. Kollar Govend (Halay) tutuşunun aynısıdır.
DU-NIG (ÇİFT AYAK)
Yörede bu oyun hakkında fazla teorik bilgi bulunmamakla beraber bu oyunumuz arada küçük nüanslar dışında hemen hemen tek ayak oyunuyla aynı seyri gösterir. Yine bu oyunumuzda tek bir ekip şeklinde oynanılabildiği gibi, bir gurubun öne çıkarken diğerinin geriye adım atması daha sonra bu işlemin tersi uygulanarak devam etmesi de yörede mevcuttur.
Oyunda sol topukla öne iki defa topuk vurulup geriye taban çekmesiyle başlayıp yerimizde sağ, sol ayak hareket ettirilir. Daha sonra sağ diz önden yerine çekilerek oyun seyir eder. Öne Komutla sol topuk iki defa yere vurulur, yerinde sağ ayak üç topukla yarım daire çizer. Sol ayak sağa iki defa halay savurması yapar ve ikinci komuta kadar öne gidilir. Geri geliş ise sol ayak topuğu öne iki defa vurulup geri çekilir, ardından sağ, sol, sağ diz çekilir. Bu oyunda da kollar Govend (Halay) tutuşundaki gibidir.
ÇAÇAN
Bu oyunda ise bir kıza aşık olan erkeğin sevgisini oyunla anlatması görülmektedir. Oyun, adını erkeğin aşık olduğu kızdan alır. Çaçan adındaki bayan köyde kuyuya gidip kuyudan su çekerken bir ara kuyuya düşer gibi oluyor ve bunu gören erkek koşarak Çaçanı kurtarmaya çalışmıştır. Oyun içerisinde yapılan hızlı çapraz adım cümleleri kuyuya düşmek üzere olan Çaçanı kurtarmaya doğru koşmayı anlatıyor.
Daha önceki zamanlarda oyunun çökme adım cümlesi var iken değişik sebeplerden bugün oyunda çökme adım cümlesi görülmemektedir. Yörede bu oyunun türküsü de mevcuttur, birçok yerde türkü eşliğinde oyun icra edilmektedir. Govend (Halay) oyununa benzerlik göstermekle beraber kendine özgü değişik adım cümleleri de göze çarpmaktadır.
Halay oyunundaki gibi sağ ayağın tabanının yere vurulup, sol ayağın öne çıkması, sol taban vurup sağ ayağın öne çıkmasıyla oyuna giriş yapılır. Sonra yerimizde dört diz kırıp, dört diz çekme işlemi seyir gösterir, komutla sağ taban basılıp sol adımın, sol taban basılıp sağ adımın öne çıkmasıyla başlar. Sağ ayak yerinde üç defa topuk vurarak yarım daire yaptıktan sonra öne taban basar. Yerinde üç defa tabanla ayaklar yer değiştirecek şekilde çapraz adım yapılır. Sonra komut gelene kadar öne çıkılır. Geri geliş ve kol pozisyonları Govend (Halay) oyununun aynısıdır.
ÇEPİK
Oyun adını iki elin birbirine vurmasından alır. Oyunda yöredeki kişiler ya da topluluklar arasında çıkan kavgaların taklit edilişi anlatılmıştır. Bu çıkan kavgalarda herkes kendisini ve ailesini korumak için var olan el ve bilek gücünü ortaya koyar. Oyunda birbirine yakın figürlerle üç ayrı adım cümlesi görülür. Birinci adım cümlesinde yürüyerek kavgaya davet etme, ikinci adım cümlesinde eşleşme, üçüncü adım cümlesinde ise eşlere arasında çarpışma seyir gösterir. Erkeklerin daha çok oynadığı tatlı-sert bir oyun olup bayanlar oynadığı takdirde bayan bayana eşleşme söz konusudur. Eski zamanlarda ise bayanlar çepik oyunu oynamaz, bu oyunu erkekler icra ederken erkeklerin arkasında bulunan bayanlar kavganın bitmesi için feryat eder, hatta kavganın bitmesi için yörede namus sayılan bayan tülbendini kavganın ortasına atar ve kavga sona erer. Yöre oyunları içerisinde eller serbest şekilde oynanan oyunlardan biridir. Erkeklerin ve bayanların tavırları birbirinden net bir şekilde farklılık göstermektedir.
Oyunda eller serbest şekilde ayak ise öne önce sağ sonra, sol adım atılıp ardında sağ topuk sol parmak ucunun yanına sol topuk ise sağ parmak ucunun yanına topuk vurup ayak öne adım atar. Sağ topuk vurulduğunda bileklerde güç toplanır. Sol topuk vurulduğu anda ise alkış yapılır. Böyle oyun devam ederken kişiler eşleşir oyun karşılıklı el vurulup, dönülerek icra edilir. Eller serbest, oyun alanı geniştir.
Maniler
ipek kuşak beldedir
saçakları yerdedir
Dünya güzelle dolsa
Gene göynüm sendedir.
Diyarbakır şen olur looo
Etrafı beden olur
Diyarbakır gençleri
Yüzünden beli olur looo
Diyarbakır dört kapı
Git bağ o yar ne yapi
Beni gördiği zaman
başka küçeye sapi
Diyarbakır diyarım
Yar yitirdim ararım
Gelip geçen yolcudan
Her gün onu sorarım
Diyarbakır sarayım
Seni kimden sorayım
Mektuban hayran oldum
Gül cemalin göreyim
Diyarbekir elini
Saram ince belini
Küstünse gel barışak
Naz etme ver elini
Diyarbakir şehrini
Sevdim bütün yerini
Bildim bana yar olmaz
Boşa çektim kahrini
——————————–
Yemenimin yeşili
Bulamadım eşimi
Al mendili elimden
Sil gözünün yaşini
Mendilim sende kalsın
Katla koynunda kalsın
Ben murat almamışam
Mendilim murad alsın
Mendilimde kare var
Ciğerimde yare var
Ne ben öldüm kurtuldum
Ne bu derde çare var
El attım dalda kaldi
Sevdiğim yolda kaldi
İki gözüm yol oldi
Gözlerim yolda kaldi
——————————–
Tabakasi karadan
Ne bakisan oradan
Yusuf Züleyha gibi
Kavuştursun yaradan
Gökte yıldız bir sıra
Yar gidiyor mısıra
Kul olam uşak olam
Gideyim ardı sıra
Bu dağlar kavuşturur
Yel vurur savuşturur
Yusuf Züleyha gibi
Hak bizi kavuşturur
——————————–
Kalenin bedenleri
Çağırın gidenleri
Acep nere koyarlar
Sevdadan ölenleri
Kaleden inenleri
Çevirin gidenleri
Kıyma,kıyma çekerler
Sevip terk edenleri
Kaleden inerem ben
Çağırsan dönerim ben
Derdinden çöpe döndüm
Dokunsan yanarım ben
Kaleden atın beni
Kumlara katın beni
Ağam bezirgan olmuş
Götürün satın beni
Haber: İsa İPEK
Kaynak: Diyarbakır Söz