Tunç Çağı'na ait mezarlar

Ergani ilçesindeki Çayönü Tepesi'nde, bu yıl yapılan kazılarda ilk Tunç Çağı'na ait 5 mezar daha bulundu. Kazı Başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan, "Ayrıca elimizde bir tane tam kadın iskeletimiz var." dedi.

Tunç Çağı'na ait mezarlar

Bölgenin ilk buğday, nohut, mercimek gibi ürünlerin ekildiği, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği yer olduğu ortaya çıktı. 12 bin yıllık olduğu değerlendirilen, ilk tarımsal faaliyetlerin başladığı yerlerden biri olarak kabul edilen ve neolitik dönemin izlerini taşıyan Çayönü Tepesi'nde, çalışmalar sürüyor. Bu yıl yapılan kazı çalışmalarında 5 mezar daha bulundu. Mezarlardaki cenin pozisyonundaki iskeletlerin ilk Tunç Çağı'na ait olduğu belirlendi.

'TOPLAM 10 MEZAR TESPİT ETTİK'

Kazı Başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan, "Mezarlık alanın yayılımını bir parça daha belli ettik. Daha sonra bu mezarlık alanın üstünü örten, vaktiyle ovanın ortasına doğru akmış olan akarsuyun dip dolguları ile onu örten tabakanın ilişkisini netleştirdik. Ondan sonra çanak çömleksiz neolitik çağa yeni geçtik" diye konuştu.

'DAHA ÇOK İNSANIN GÖRMEK İSTEDİĞİ BİR YER OLACAK'

Ergani Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Ahmet Karaaslan da "Burası bir hayatın olduğu, avcı toplumdan yerleşik hayata geçişin ilk başlarında olan bir yer. Çok önemli bir tarihe sahip burası. İnşallah burası Çayönü'müz, turistlerin gelmesiyle daha farklı etkinliklerle, daha çok insanın ziyaret ettiği, daha çok insanın görmek istediği bir yer olacak." dedi.

1964 yılında başlatılan, 1991'de güvenlik nedeniyle ara verilen ve 8 yıl önce yeniden başlatılan arkeolojik kazılar, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan'ın başkanlığında bu yıl 19 kişilik ekiple yürütülüyor.

Prof. Dr. Özdoğan, yaptığı açıklamada, höyüğün tarımın ilk başladığı yerlerden biri olduğunu belirterek, hayvancılığın gelişmesinde de önemli rol oynadığını söyledi.

Daha önce höyüğün doğu kesiminde kazı çalışmalarına başladıklarını anlatan Özdoğan, doğu kesiminde çanak, çömlek ve neolitik yerleşmenin farklı evrelerini saptadıklarını, buradaki kazıların halen sürdüğünü belirtti.

İki farklı zaman dilimine yönelik çalışma yürüttüklerini, bunların çanak çömlekli neolitik ve İlk Tunç Çağı olduğunu anlatan Özdoğan, höyükte mezarlık alanının tahminlerinden daha fazla bir alana yayıldığını kaydetti.

KÜÇÜK ÇOCUKLAR VE BEBEKLER ÇÖMLEKTE GÖMÜLMÜŞ

Bu yılki kazılarda 5 sandık tipi mezarlığın daha gün yüzüne çıkarıldığını ifade eden Özdoğan, şöyle konuştu:

"2021 yılından bu yana toplam 10 sandık mezar açığa çıkartıldı. Bu mezarlar o dönemin geleneğini yansıtıyor. Mezarlıkta dikkatimizi çeken, hepsinde kap kaçağın hediye olarak bırakılmış olmasıdır. Basit toprak mezar dediğimiz hediye yok. Daha çukur, daha çevresi çevrili olan sandık mezar tipinde olan var. Çanak, çömleksiz neolitiğin bir özel yapısı ve çevresindeki daha eski bir yerleşmesi var. Şimdi onun ilişkisini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Çanak, çömlek mezarlarımız var. Ondan sonra ya taş çevrili ya da yanına taş bloklarla yapılmış mezarlarımız var."

Genellikle 6 yaşında küçük çocuklar ve bebeklerin küçük değişik boyuttaki çömleklerin içine gömüldüğünü belirten Özdoğan, çömleklerin tabut olarak kullanıldığını aktardı.

Özdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Topluluktaki daha üst statüye sahip bireyler daha özel yapılmış sandık mezarlara, 6 yaşındaki küçük çocuklar, bebekler ve yeni doğmuşlar da değişik boylarda günlük herhangi bir kullanımda olan çömleğin içine yan yatırılarak gömülmüş. Yanlarında da genellikle 3 kap hediye ediliyor. Yetişkinler sandık mezar şeklinde kazılmış mezarlara yarı katlanmış olarak bırakılıyor ve yanlarına çoğu zaman 2 ya da 3 tane kap yerleştiriliyor. Kapların içinde büyük olasılıkla yiyecek bırakıldığını düşünüyoruz."

"BURASI 12 BİN YILLIK BİR TARİHE SAHİP"

Ergani Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Ahmet Karaaslan da Çayönü Höyüğünün dünya kültür tarihine çok büyük katkısının olduğunu söyledi.

"Burası 12 bin yıllık bir tarihe sahip. Özellikle kazılarda değişik mezarlar, ev şekilleri, tapınaklar bulunan ilk yerleşim yeri, ilk ata tohumunun bulunduğu, ilk tarımın başladığı yer. İnşallah gelen turistlerimizle birlikte burası daha bir önem kazanır." ifadelerini kullanan Karaaslan, bölgeyi güzel bir şekilde tanıtmaya devam edeceklerini aktardı.

Kaynak: Diyarbakır Söz