MUHAMMET YILDIZ
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi için "Sağlık üssü" diye anılan Diyarbakır'ın Üçkuyular bölgesindeki Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi "sorunlar yumağı" içerisinde yüzerken, park ve çevre düzenlemesi adı altında üç yıldır süren inşaat çalışmaları yılan hikâyesine döndü. Keyfi ve ranta dayalı yönetim anlayışının hakim olduğu hastane bahçesi ve yollarının çamur deryasına dönüp, geçilmez hale gelmesine isyan eden hasta ve yakınları yaşananları "rezillik" olarak değerlendirdi.
SKANDALLARIN MEKÂNI OLDU
Toplu Konut İdaresi Tarafından yaptırılan ve "akıllı hastane" diye tanımlanan Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi adıyla, 2010 yılında, hizmete girdi. 450 yatak kapasiteli Güneydoğu'nun en büyük hastanesi ve "sağlık üssü" olarak görülen Hastanenin skandalların merkezine dönüşmesi, açılışından üç yıl sonra başladı.
ASANSÖR FACİALARI YAŞANDI
22 ayrı asansörün faaliyet gösterdiği hastanenin Türkiye'nin gündemine gelişi, 21 asansörünün birden devre dışı bırakılması oldu. Peş peşe asansörlerin çalışmaması kiminde hasta ve yakınlarının bulunduğu esnada düşmesiyle yaşanan facialar, Hastane yönetiminin "asansör bakımı" skandalını ortaya çıkardı.
Mevzuat gereği asansörlerin bakımının ehil ve yetkili firmaya yapılması gerekirken, dönemin hastane yönetimi "bakım ve onarım işini", hastanenin yemek ihalesini alan firmaya sözde yaptırdı. Yüzbinlerce lira haksız kazancın sağlandığı belirlenen asansör bakım işi, Sağlık bakanlığı tarafından müfettişlik oldu.
ACİL SERVİS'TEKİ İNŞAAT ÇÖKTÜ
Yolsuzluk ve usulsüzlüklerin de gün yüzüne çıkmaya başladığı hastanenin ikinci büyük skandalı da, hastanenin daha ilk yıllarında, Acil servisteki yapıların yıktırılması oldu. Projenin dışında, Amerikan modeli diye milyonlarca lira harcanarak girişilen inşaat kısa sürede, binayla entegre edilemeyince çöktü. Dönemin hastane yönetimi, yapılanın doğru olmadığını anlayınca acil servisteki inşaattan, vazgeçti. Böylece devlet yüzbinlerce lira, boşa harcamış oldu.
KURUM POLİTİZE OLMAYA BAŞLADI
Büyük rantın dönmeye başladığı hastane kısa sürede politize oldu. 6 ay ile 1 yıl arasında değişen sürelerde Başhekim, Hastane Müdürü ve Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği gibi makamlar, siyasilerin de müdahalesiyle sıkça değişmeye başladı. Günü birlik projeler ve menfaat teminine yönelik hastanede anlayış hâkim olunca skandallar bitmek bilmedi
DOKTORLARIN İSTİFASI- MAAŞLAR
Yönetimdeki zafiyetler ve medikal malzemeleri başta olmak üzere tıbbi cihazların alımlarında yaşanan yolsuzluklar, birçok hekimin de istifasına neden oldu. Yönetimle anlaşamayan doktorlar özel hastanelere geçerken, hemşire ve teknik eleman sıkıntısı hastanede birçok hizmetin aksamasına neden oldu.
Döner sermaye başta olmak üzere, hizmet alımındaki temizlik ve güvenlik personellerini çalıştıran taşeron firmalarının ödemesinin yapılmayışı, çalışanların da maaşlarının süresinde ödenmeyişi, krizlere neden oldu.
8 AYDIR BAŞEKİM ATANAMIYOR
Endokrin, hemotoloji, romotoloji astım ve alerji hastalıkları uzmanın bulunmadığı Gaziyaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 8 aydan buyana vekâleten başhekimlik görevi yürütülüyor. Sağlığın merkezi sağlıksız bir şekilde yönetilirken, Sağlık Bakanlığı ve Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinin, sorunlara karşı duyarsızlığı ise, tepki çekiyor.
HASTANE ÇAMUR VE ÇÖPLÜK
Sorunların ve skandalların odağı haline gelen Araştırma Hastanesindeki en büyük yolsuzluk ve usulsüzlüğün, peyzaj ve çevre düzenlemesinde yaşandığı bildirildi. Hastanenin TOKİ tarafından, Sağlık Bakanlığı'na teslim edilmesinden üç yıl sonra, dönemin Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği ve Hastane Başhekimliği, "alt yapı" yetersizliğini gerekçe gösterip, "drenaj" başta olmak üzere yeniden peyzaj ve çevre düzenlemesinin yapılması yönünde milyonlarca liralık, ihaleler yaptı.
MİLYONLAR HEBA EDİLDİ
Devasa iş makinelerini hastanenin bahçesine sokup "drenaj" yapılmamış iddiasıyla kazı çalışması başlatıldı. Daha ilk kepçenin vuruluşunda, "drenajın" varlığı ortaya çıkınca, yapılan işlemin hukuksuz olduğu fark edildi. Bunun üzerine yönetim, müteahhide milyonlarca lira kazandırabilmek için bu kez, peyzaj ve çevre düzenlemesi için ikinci bir ihale yapıldı.
Devleti haksız ve keyfi uygulamalarıyla milyonlarca lira zarara uğratan, hastane yönetiminin zihniyeti, ilk önce kilitli taşlarla kaplı olan hastane bahçesine kazmayı vurdu.
TAŞLAR SÖKÜLDÜ, ASFALT DÖKÜLDÜ
Hastanenin ilk inşaatında kullanılan kilitli ve parke taşlar söküldü. Hastane yönetimi bu skandal uygulamasına bir skandal daha ekleyerek, peyzaj ve çevre düzenlemesi yerine bu kez, sıcak asfalt döktü. Hastanenin bahçesi ve çevresi asfaltla doldurulurken, Diyarbakır'ın yaz dönemindeki kavurucu sıcaklığıyla yapılan işlemin yanlış olduğu fark edildi.
Yüzbinlerce lira harcanarak dökülen asfaltta sökülmeye başlandı. Üç yıldır süren, hastanenin giriş yolu, bahçesi ve park alanları milyonlarca lira harcanarak inşaat alanı haline getirilirken, bitirilmeyişi de yılan hikâyesine döndü.
VATANDAŞ İSYAN EDER NOKTAYA GELDİ
Üç yıldır inşaat, çöplük ve çamur deryasına döndüğü için hastane hizmet veremez hale gelirken, hasta ve hasta yakınları yaşananlara isyan büyük tepki gösteriyor.
Kimi yerde bir metreyi aşan boydaki çamur batağının bulunduğu Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bahçesinin halini görenler, yetkilileri sorumsuzlukla suçlarken, Diyarbakır'ın seçilmiş milletvekillerine de "Bu rezillikleri görmüyor musunuz" diye veryansın etti.
Vatandaşlar şöyle dedi;
“Hastaneye gelebilmek için öncelikle 350 metre boyunca çamurlu yolda yürümek zorunda kalıyoruz. Koca devasa hastane sorumsuz kişilerin elinde, çöktü. Hatırlıyorum buranın ilk yıllarını, gelen-giden taktir ediyordu. Sağlık üssü diye. Ama bir kaç yıl içerisinde, hastaneyi ve çevresini harebeye döndürdüler. Gördüğünüz gibi bir metreyi bulan, çakur ve çukurlar var. Deniliyor ki, çevre düzenlemesi yapılıyor. İyi de, daha iki yıl önce çevre düzenlemesi yapılıyor diye, her tarafı söküp attılar, taşları, ağaçları, parkeleri. Yerine asfalt döktüler. Ki hangi akıllı ve yetkili izin verdi bilemiyoruz. Ama hastanenin her tarafını asfaltladılar. Bir süre baktılar ki, rezilce bir iş. Yeniden asfaltı söktüler, o kadar para boşuna gitti. Şimdi yeniden sözde çevre düzenlemesi yapılıyor. Ancak, kaç yıldır bitirilmiyor. Kimse bunları görmüyor mu? İşte hastanenin çevresi başı-boş köpeklerden geçilmiyor. Çöplüğü görüyorsunuz. Bir metreyi bulan çamur derinliği var. Araçlar gelip-gidemiyor. Yeter artık hiç mi yetkililer veya vekillerimiz bu durumu görmüyor ses çıkarmıyor. Birileri sesimizi duysun. Seçilmiş milletvekilleri neredeler?"
HASTA YAKINLARI NELER DİYOR
Hasta yakınlarından Abdulgafur Doğan “Diyarbakır gibi güzel bir şehre yakışmayacak tarz da. Bunun başta ki sorumlusu devlet, ondan sonra ki sorumlusu bu ihaleyi alan kişilerdir. Devletin müfettişleri vardır, devlet ihale verdiğinde ihale sonunda iş bittikten sonra mutlaka ve mutlaka müfettişlerini gönderiyorlar. Demek ki müfettişler de o kadar para ve rüşvet işin içinde dönüyor ki, kaç yıldır bu hastane böyle. Çamur içerisinde yüzüyoruz. Rezalet bir şey. Yazık değil mi, günah değil mi? Burada öyle bir rant oluşmuş ki bu hastanede o kadar büyük paralar oynamış ki bu hastanede bu halk bu rezaleti çekiyor"
Sefa Çetin ise, “ 5-6 gündür buradayız her tarafı çamur görüyorsunuz. Böyle hastane olmaz. İnsanlar pislik yuvasında yetişiyor. Buralar hepsi pislik yuvası görüyorsunuz. Yani sağlam insan gelse buraya ölüsü çıkar. Yetkililerin bir şey yapacağı yok. İnsanların hepsi birlik olup şikâyette bulunması gerekir" diyerek tepkisini dile getirdi.
ÇAMURDAN YÜRÜYEMİYORUZ
Yusuf Tosun ise, Diyarbakır'ın sahipsizliğine ve sağlıktaki sağlıksız ortama tepki koyarken, "Her yer çamur, inşaat, kimse ilgilenmiyor. Ne bir yol var, ne bir park var.” dedi.
Hasta ziyaretine gelen Ercan Kara ise "metropol bir kentin bir, bir buçuk milyon nüfusu olan bir şehrin böyle bir hastanesinin, birileri tarafından "rezil" hale getirilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek şöyle dedi; "Çamur içerisinde çocuğumla yürümekte güçlük çekiyorum. İsteriz ki daha iyi olsun daha temiz olsun hastane yönetimi de yapabilir, burada ki yerel yönetimde yapabilir.” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz