Kentte otellerde konaklayan misyonerlerin yoğunluğunu Koreliler oluşturuyor. Yenişehir ve Kayapınar ilçelerinde boy gösteren misyonerler arasında iyi Türkçe ve Kürtçe bilenler in olması dikkat çekiyor. Esnafa ve yoldan geçen yayalara ve özellikle üniversite öğrencilerine misyonerlik propagandasını yapıp kitap ve broşür dağıtıyorlar.
Söz Haber'in yaptığı araştırmalar sonucunda, bu faaliyetlerin merkezi Diyarbakır da açılan Diyarbakır Protestan Kilisesi derneğinde yürütüldüğü ortaya çıktı.
PROTESTAN KİLİSESİ
Misyonerlerin kendilerine karargâh olarak kullandıkları, Diyarbakır Protestan kilisesi papazı Ahmet Güvener ise haklarındaki iddiaların doğru olmadığını öne sürdü. Güvener kendilerinin bu tür faaliyetlerinin olmadığını Koreli misyonerlerle bir ilişkilerinin bulunmadığını iddia etti. “Ahmet Güvener misyonerlik faaliyeti için beni Diyarbakır’a davet etti”
Ancak JERRY MATTİX isimli Amerikan vatandaşı 2012 yılında verdiği bir demeçte, Güvener’in misyonerlik faaliyetleri içerisinde olduğunu doğruladı. Mattik, Diyarbakır a gezmeye geldikleri esnada, Ahmet Güvener ile tanıştığını iddia edip Ahmet Güvener’in misyonerlik faaliyeti için kendisinin Diyarbakır a yerleşmesini istediğini öne sürdü.
SÖZ HABERİN ARAŞTIRMASI
Birçok kişinin cevap bulamadığı, Diyarbakır da misyonerlik faaliyetleri nasıl başladı sorusuna Söz Haber, yaptığı araştırmayla, ulaştı.
Araştırmalarımıza göre, Ahmet Güvener’in Diyarbakır’daki misyonerlik faaliyetleri 1996 yılına dayanıyor. Güvener o tarihte, Ofis semtinde açtığı Işık Kırtasiyeyi buluşma adresi olarak kullanmış ve burada misyonerlik faaliyetlerini yürütmüş
Güvener’in faaliyet yeri Kilise kurulana kadar ev toplantıları ile devam etti. 19 Temmuz 2003’de AB’ye Uyum Yasaları çerçevesinde çıkarılan yasalar sayesinde, kültür varlıklarını koruma kurulu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. Maddesine istinaden Diyarbakır’da kilise açmasına izin verildi. Güvener böylelikle, tarihi Süryani Meryem Ana Kilisesi karşısında Protestan Kilisesini açtı
GÜVENER'İN FAALİYETLERİYLE
Üç katlı bir binayı kiliseye dönüştüren Güvener burada, Misyonerlik faaliyetlerini hızlandırdı.
Kilisenin alt katını ikna odası olarak kullandıkları ortaya çıktı
Kilisenin en üst katı ibadet, giriş katı ise misafirler ve ziyaretçiler tarafından kullanılıyor. Küçük odaların bulunduğu alt kat ise çocuk ve gençler misyonerlik noktasında ikna etmeye dair kullanıyorlar
İlk başta bina ve faaliyetleri semt sakinlerinden saklı tutulurken, dönemin İlçe ve Büyükşehir Belediyesi’nden maddi ve manevi destek alan Protestan Kilisesi, kısa süre sonra dernekleşti.
Diyarbakır Kilisesi, Türkiye’de Protestan Kiliseler Derneği’ne (TEK), dünya üzerinde ise Evanjelik Kilise Birliği’ne üye olarak faaliyetlerini yürüttü. Kilisenin Diyarbakır’daki faaliyetlerini halen Papaz Ahmet Güvener yürütüyor.
SON DÖNEMLERDE ARTTILAR
Son dönemlerde özellikle Koreli Misyonerlerin adeta cirit attığı Diyarbakır’da misyonerlik faaliyetleri yine Protestan Kilisesi üzerinden yürütülmesi, dikkat çekiyor. Koreli misyonerler daha çok Bağlar ve Yenişehir ilçelerinde görülürken, kız ve erkeklerden oluşan bu grupların içerisinde Türkçe ve Kürtçe bilenler dikkat çekiyor. Parklardaki insanların yanında oturarak Hristiyanlık propagandası yapan misyonerler, kameraları gördükleri anda ise yüzlerini kapatarak kaçma bulundukları yerden uzaklaşmaya çalışıyorlar. Koreli bayan misyonerler genç kızlarla Alman gençler ise Diyarbakırlı gençlere misyonerliği anlatıyor
Misyonerlik faaliyeti için Diyarbakır’a geldikleri tespit edilen Koreli Bayanlar genç kızlarla, Alman Gençler Diyarbakırlı gençlere misyonerliği anlatıyorlar Çocuklar için 5–9 yaş grubu ve 10–14 yaş grubu olarak sınıflandırma yapan Misyonerler, şehrin özellikle kalabalık bölgelerinde rahatlıkla gezmeleri, İncil ve broşürler dağıtmaları dikkat çekiyor.
VATANDAŞLAR TEPKİ GÖSTERİYOR
Dicle Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi Yusuf, misyonerleri son zamanlarda okul kantinlerinde çok gördüğünü söyleyerek, “Dicle Üniversitesinde sıklıkla görülüyorlar. Kendileriyle diyalog kurmak için ellerindeki bilekliklerin renklerinin ne anlama geldiğini sordum. Bana Hristiyanlık ile ilgili mesajlar verdiler.” dedi.
MİSYONERLER NASIL YAKLAŞIYOR
Koreli misyonerin kendisine hangi dinden olduğu sorusunu yönelttiklerini belirten Yusuf, “Bana hangi dinden olduğumu sordular. Ben de Müslümanım deyince, bana ‘Biz bütün dinlere inanırız ama Müslümanlığa inanmayız' dediler. Bizde onlar etkilenirler diye bildiğimiz kadar İslam'ı anlattık. Ama maalesef derdini anlatacak kadar Türkçeyi öğrenmişler. Bizi anlayacak kadar bilmiyorlar. Daha sonra bana ‘Rabbimiz İsa Mesih'in Yaşam Sözü' adında bir kitabı verdiler. Benden söz aldılar okumam için, bende ondan Kur'an'ı Kerim'i okuması için söz aldım. Bunların böyle çalışmasıyla halkımızın dinini bırakacağını zannetmiyorum.” ifadelerini kullandı.
Dicle Üniversitesi öğrencisi olduğunu belirten Emrah ise son zamanlarda bölgede yaşanan olaylarla beraber birtakım örgütlerin türeyerek halkın yaşadığı bunalımı fırsat bildiğini ve insanları Hristiyanlaştırmaya çalıştığını kaydetti.
BANA KİTAP VERDİLER
Minibüs şoförü olduğunu belirten İsmail ismindeki bir vatandaş da misyonerlerin kendisine kitap hediye etmek istediğini söyledi. İsmail, “Onlara kızdım ve hayır dedim. Biz Müslümanız ve kabul etmeyiz böyle bir dini. Yetkililerin de bu konuya bir an evvel el atması gerekir. Adamlar dünyanın öbür ucundan geliyor. Türkiye'ye misyonerlik yapmaya çalışıyorlar, biz Müslümanlar ise birbirimizi öldürüyoruz.” diye yaşananlara tepki gösterdi.
ÇATIŞMANIN BİR PARÇASILAR
Misyonerlik faaliyetlerin kabul edilemez olduğunu ifade eden Furkan Y. ise “Bu şehir Peygamberler ve Sahabeler Şehri'dir ancak bugün misyonerler tarafından işgal altındadır. Devlet bu konuyla hiç ilgilenmiyor, üzerine düşeni yapmıyor. Bu çatışmalı ortamda kendi vatandaşımız bile korku içindeyken, bu insanlar dünyanın öbür ucundan gelerek misyonerlik faaliyetinde bulunuyorlar. Bunların arkası sağlam olmasa buralara kadar gelemezlerdi. Misyonerler de bu çatışma gibi projenin bir parçasıdır.” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz