Kazdıkça fışkırıyor

Bismil ilçesinde yaklaşık 12 bin 500 yıl öncesine ait 30 bini aşkın eserin çıkarıldığı Körtik Tepe'deki kazılar, tarihe ışık tutuyor

Kazdıkça fışkırıyor

Diyarbakır'ın Bismil ilçesindeki Körtik Tepe'de yürütülen kazılarda, yaklaşık 17 yılda 30 bini aşkın eser gün yüzüne çıkarıldı.

Ilısu Baraj Gölü Altında Kalacak Kültür Varlıklarının Kurtarılması Projesi kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ş birliğiyle, Diyarbakır Müze Müdürlüğü başkanlığında 2000'den bu yana kurtarma kazılarının sürdürüldüğü Körtik Tepe, insanlık tarihine ışık tutuyor.

Dicle Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vecihi Özkaya başkanlığında Dicle Nehri ve Batman Çayı'nın kesiştiği Körtik Tepe'de yürütülen kazılarda, insanlığın tarımsal üretimden önce de yerleşik düzene geçtiği tespit edildi.

Bölgede yaklaşık 12 bin 500 yıl öncesinde dokuma yapımında kullanılan kemik iğne bulundu. Kazılarda bulunan diğer eşyalar üzerinde, dokumanın incesinden kalınına varıncaya kadar tüm evrelerini gösteren desen izleri ortaya çıkarıldı. Bu ürünlerin analizi sonucunda, 10 ayrı dokuma örneği belirlendi.

Ayrıca kazılarda balık avlamada kullanılan, modern olanlarına benzeyen kemikten oltalar, taş aletler, baltalar ve üzerinde dinsel inanışları simgeleyen figürlerin yer aldığı eşyalar bulundu.

- "Dünya insanlık tarihinde bir ilk"

Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Özkaya, bu yılki kazıların 40'ı arkeolog 180 kişinin katılımıyla sürdürüldüğünü bildirdi.

Körtik Tepe'nin Orta Doğu'nun en önemli yerleşim merkezlerinden biri olduğunu anlatan Özkaya, "Yerleşik düzene geçiş olarak nitelendirilen döneme ilişkin birçok bilinmezlere yeni yaklaşımlar getiren bulgular, burada ortaya çıkarıldı. Körtik Tepe, bulgularıyla bilinmeyen birçok konuya açıklık getirerek arkeolojide çığır açtı." ifadelerini kullandı.

Buradaki yaşamın milattan önce 10 bin 450 yıl öncesine dayandığını dile getiren Özkaya, "Bugüne kadar o dönemde insanların av peşinde yiyecek topladığı biliniyordu. Yerleşik düzen söz konusu değildi. Burada yerleşik düzeninin bütün gereklerini yerine getiren, tarım öncesi topluluktan bahsediyoruz. Bu, dünya insanlık tarihinde bir ilk durumundadır." dedi.

Özkaya, "Tarımın keşfiyle insanların yiyecek aramaktan vazgeçip bunun yerine yiyecek üretimine başladığı, bunun da yerleşimi zorunlu kıldığı gibi bir kural vardır. Çok genel geçer olan bu kural, Körtik Tepe ile geçerliliğini kaybetmiştir. Burası, bilinenlerin yeniden ele alınmasını zorunlu kılmıştır. Çünkü Körtik Tepe'de avcılık ve toplayıcılık yapıp, yerleşik düzende yaşayan bir topluluk var." diye konuştu.

Kazılarda, dünyada hayranlık uyandıran bir yerleşim birimiyle karşılaştıklarını vurgulayan Özkaya, şöyle devam etti:

"Bilim çevresi, Körtik Tepe'yi 'Arkeolojinin başına bin yılda bir gelecek vaka' olarak değerlendiriliyor. Buradan çıkarılan 12 bin civarında teşhirlik eseri müzeye teslim ettik. Ayrıca bilimsel derinliği haiz 20 bin eser çıkardık. Klorit malzemeyle taş kaplar üzerinde figürlü bezemeler öyle özenle işlenmiş ki Yunan ve sonraki uygarlıkları kıskandıracak düzeyde."

Kazıdan çıkan verilerin tamamının analizlere tabi tutulduğunu vurgulayan Özkaya, "Örneğin Almanlara, azı dişlerinden genetik araştırması yaptırıyoruz, bitkisel araştırmaları Avrupa'da tanınmış bir enstitüye, jeomorfolojik araştırmaları ise Ruslara yaptırdık. Burası Türkiye'de çok fazla tanınmıyor olabilir ama bilim camiasında referans merkezi olarak alınıyor." dedi.

- "Bazı yerel alışkanlıklar bu döneme uzanıyor"

Burada yaşamış insanların sosyokültürel dokularını anlayabilme şansını yakaladıklarını ve halen süren bazı yerel alışkanlıkların bu döneme uzandığını belirlediklerini de anlatan Özkaya, şunları kaydetti:

"Yılan ve akrep sokmalarına karşı tılsım bölgede hala yaygın. Bizim bulduğumuz taş kaplar üzerinde yılan ve akrep tasvirlerine rastladık. Özellikle ölü armağanı olarak kullanılmış olması akrep ve yılana özel bir anlam yüklendiğini göstermiştir. Bu ikisiyle ilgili inanış biçimleri günümüzde de sürüyor. Kültürel devamlılık söz konusu."

Kazılarda, ceninin ana rahmindeki konumunda yatırılmış tekil ve ikiz gömü iskelet bulduklarını belirten Özkaya, "Emsali toplumlarda genelde insanlığın henüz karnını doyurmakla meşgul olduğu söylenir. Oysa bu insanlar beslenme ve barınma sorununu aşmış, dinsel inanış biçimlerini kurumsallaştırmış ve estetik değerler üretmeye başlamış çok gelişkin bir toplum." ifadelerini kullandı.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler