İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, “17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası” kapsamında Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın Türkçe metnini İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz, Kürtçe metnini ise İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Yakup Güven okudu.
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Fırat Akdeniz, zorla kaybetmenin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğuna dikkat çekti. Hiçbir savaş gerekçesi, savaş ilanı, iç siyasi istikrarsızlık ya da olağanüstü hal zorla kaybedilmeleri haklı çıkaramayacağını ifade eden Akdeniz, gözaltında zorla kaybetmenin, çoğunlukla Kürt Meselesiyle bağlantılı olarak devlet ve bağlantılı paramiliter güçler tarafından gerçekleştiğine dikkat çekti.
‘21 YILDA YÜZLERCE KİŞİ ZORLA KAYBEDİLDİ’
Zorla kaybetmenin siyasal, sosyal ve hukuksal talepleri yaygın ve sistematik bir şekilde, şiddetle bastırma amacıyla gerçekleştiğini ifade eden Akdeniz, “İHD ve Hafıza Merkezi verilerine göre; ağırlıklı olarak 1980-2001 yılları arasında ve çoğunlukla 90’lı yıllarda olmak üzere 1388 kişi, devletin kolluk görevlileri ve ona bağlı paramiliter güçler tarafından zorla kaybedilmiştir. Elbette ki gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğunu biliyoruz” dedi.
‘EMİR KOMUTA ZİNCİRİ ORTAYA ÇIKARILSIN’
Türkiye’de mağdurların ortak hissiyatının faillerin cezadan muaf kaldığı, geçmişle yüzleşme, geçmişi anlama, telafi etme ve yargılama pratiklerinin hiçbir dönemde önemsenmediği yönünde olduğunu belirten Akdeniz, şunları söyledi: “Toplumsal adaletin tesisinde onarıcı adaletin belirleyici rolü gittikçe daha çok vurgulansa da devlet adına hareket eden yargısal makamların, ağır insan hakları ihlallerinin nerde, nasıl, kimler tarafından, kimlerin verdiği emirler doğrultusunda ve hangi şartlar altında gerçekleştiğinin saptaması mağdurlar için hala çok önemlidir.”
‘KOLLUK GÜÇLERİNİN İŞLEDİĞİ SUÇLARDA ARTIŞ VAR
“Türkiye de fail kamu görevlisi olduğunda bitmeyen pasif soruşturmalar, beraatlar, zamanaşımı ve cezasızlık politikası devreye girmektedir. İşlenen suçun yaşam hakkı ihlali olması dahi faillerin yargılanması yolunu açamıyor. İşlenen suçların cezasız kalması, suçu işleyen kişilerin görevlerine devam etmeleri, hatta terfi ettirilmeleri güven duyulacak bir yargılamanın olmadığını en açık şekilde göstermektedir. Unutmamak gerekir ki adil ve hakkaniyete uygun bir yargılama, demokrasinin gereğidir.”
“Toplu mezarların bir kısmı, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin girişimiyle bölgenin farklı yerlerinde açılan toplu mezarlarla ortaya çıkarılmıştır. En son Siirt’in Newala Kasaba bölgesinde bulunan toplu mezar bölgesinin yapılaşmaya açılması insanlık açısından elbette kabul edilebilir bir durum değildir. Bu hafıza mekânları, devletin geçmişte işlediği suçlarla yüzleşmesi için ve ‘bir daha asla’ dememek için özenle korunmalıdır.”
‘GEÇMİŞLE YÜZLEŞİLSİN, HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULSUN’
“İnsan hakları savunucuları olarak, ‘kayıplar bulunsun, failler yargılansın’ mücadelesini ısrarla ve inatla sürdürmeye devem edeceklerini ifade eden Akdeniz, şu talepleri sıraladı:
“-Her şeyden önce zorla kaybettirilenlerin akıbetlerinin ortaya çıkarılmasını ve zorla kaybedilenlerin bulunması, faili meçhul cinayetleri sonucu katledilenlerin faillerinin ortaya çıkarılması için devletin tüm arşivlerini açmasını talep ediyoruz.
-Yargı mensuplarını, sistematik cezasızlık politikasından vazgeçmeye ve uluslararası belgelere göre insanlık suçu olan tüm kayıp vakaları konusunda etkin bir yargılama yürütmeye, uluslararası sözleşmeler uyarınca bu suçlar için zaman aşımı hükümlerini dikkate almamaya çağırıyoruz.
-Hükümeti “BM Kişilerin Gözaltında Kayıptan Korunmaları ile İlgili Uluslararası Sözleşme”yi imzalamaya ve sözleşme gereklerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
-Bu topraklarda benzeri acıların bir daha yaşanmaması, hakikatlerin ortaya çıkması ve toplumsal barışın tesisi için “Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulmasını bir kez daha talep ediyoruz.
-Geçmişin bütün hukuksuzluğunu toplumsal belleğin unutkanlığına havale ederek demokratik bir devlet ve toplum yaratmak imkânsızdır. Gerçek bir demokrasi iradesi geçmişle yüzleşme ve sorumluları yargı önüne çıkarma iradesidir.
-Kaybedilen her insanla, insanlık değerlerimizin bir kısmını da kaybediyoruz. Her birimizin yaşam hakkı kaybedilenlerin akıbetinin ve sorumlularının ortaya çıkarılmasına bağlıdır. “
Kaynak: Diyarbakır Söz