Hem yemişler, hem yedirmiş!

Kayyımların yönetimindeki belediyelerde yapılan yolsuzluklar ortaya çıkmaya devam ediyor.

Hem yemişler, hem yedirmiş!

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinin raporuna göre 2017-2018 yıllarında belediye ve halk otobüslerinin parasının aktarıldığı havuzdan yaklaşık 5,5 milyon liralık yolsuzluk yapıldığının ortaya çıkması üzerine gelen tepkiler sürüyor.

BOZAN: DİYARBAKIR KAYYIM YOLSUZLUĞU İLE ÇALKALANIYOR

Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan, “Kayyım hem yemiş, hem yedirmiş” diyerek, kentin bir haftadır kayyımın yolsuzluklarıyla çalkalandığını söyledi. Kayyımların  başlarına buyruk devlet başkanı ve belediyeleri babalarının çiftliği gibi yönettiğini belirten Bozan “Kayyum yönetimindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin 2017-2018 döneminde belediye ve halk otobüslerinin parasının aktarıldığı havuzdan 5,5 milyon liralık yolsuzluğun yapıldığını Mülkiye müfettişlerinin raporu ile ortaya çıkmış ve nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla dava açıldığına dair kamuoyuna bilgi verilmişti. Kayyumu, Belediye Başkanlığını yapacağına, neredeyse Belediyenin içinde kurmuş oldukları, hırsızlık, yolsuzluk ve dolandırıcılık çetesinin Başkanlığını yapmıştır” dedi.

‘SADECE DİYARBAKIR DEĞİL, DİĞER KENTLERDE VAR’

Halkın parasının yap işlet devret sistemiyle yandaş şirketlere peşkeş çekildiğini ifade eden Bozan, “Din, iman, ezan, bayrak, vatan gibi milletin milli ve manevi değerleri araçlaştırılarak, hamasi nutuklar gölgesinde ne vurgunlar ne yolsuzluklar yapılıyor muş? İşin garip tarafı yolsuzluk haberleri sadece Diyarbakır’dan çıkmıyor, Mardin Siirt ve diğer birçok il ve ilçelerde benzer haberleri medyada görmek mümkün.  Biz seçilmiş olsun olmasın hiç kimsenin suç işleme selahiyetinin olmadığını söylüyoruz. Ancak, milletin oylarıyla seçilmiş Belediye Başkanları, çeşitli iddialarla görevden alınıp tutuklu yargılanırken, Kayyum ve diğer Belediyelerde ortaya çıkan bunca yolsuzluk haberlerine rağmen neden hiç birinin tutuklu olarak yargılanmadığını da soruyoruz? Biz, yargının, yasaların ve kanunların kişi ve partiye göre değil, herkese adil işletilmesini ve yargının yürütmenin etkisinde kalmadan bağımsız görevini yapmasını istiyoruz” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’DE, ‘TEMMİZ ELLER’ OPERASYONUNA İHTİYAÇ VARDIR’

Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye Türkiye'deki tüm Belediye ve diğer kamu kurumlarında, yapılan bütün alım ve imzalanan bütün ihalelerin incinmesi gerektiğini belirten Bozan, 1990’larda İtalya’da yapıldığı gibi, Türkiye’de de “Temiz Eller” operasyonuna ihtiyaç olduğunu söyledi.

‘TÜRKİYE’DE GELİNEN NOKTAYA BAKTIĞIMIZDA, HEPİMİZ SUÇLUYUZ!’

Sadece kayyımların değil, bunları bu görevlere atayanların, partinin il ve ilçe teşkilatlarının, yanlışlara göz yumanların ve denetlemeyenlerin de suçlu olduğunu ifade eden Bozan, şunları söyledi: “Bunlara, seçim meydanlarında alkış tutan, destek veren, kapı kapı oy toplayan, gece namazlarında duaya çağıran ve fetih surelerini alet edenler,  kendilerine İslami! STK'lar denilen, vakıf, cemaat, hoca, şeyh ve kanaat önderleri suçlu değil mi? Vaaz kürsülerinde bir cüzdanın, bir cep telefonunu çalmanın günahından bahseden hocalar, alimler, vaizler, şeyhler, bu büyük vurgunlardan neden bahsetmez? Bu kravatlı hırsızların önünde el pençe dururken, vatandaştan onlar için oy isterken, bunların yaptıklarına ortak değiller mi? Bugüne kadar, ‘alnı secdeye gitmeyenler çalıyordu, birazda alnı secdeye gidenler çalsın’ ‘hırsızsa bizim hırsızımızdır’ diyen, kul hakkını önemsemeyen sözüm ona dindarlar! muhafazakarlar bu çalma, çırpma ve rüşvet düzeninin devam etmesinin suç ortakları değiller mi?

Reklam ve ihaleleri kesilmesin diye bu haberleri, görmeyen, duymayan, hakkı ve doğruyu söylediği halde, sırf muhalefet söylüyor diye haber yapmayan basın yayın mensupları ve sahipleri, suçlu değil mi?  Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikleri gördükleri veya duydukları halde, iktidardan korktukları için gerekli inceleme ve soruşturmaları yapmayan yargı mensupları ve mülki amirler, suçlu değil mi? Çıraklıktan ustalığa kadar bu zihniyete oy vererek önlerini açan, yetki veren, güçlerine güç katan ve onları palazlandıran vatandaşlar, suçlu değil mi? Evet, sen, ben, biz hepimiz suçluyuz. Toplumda, birey, vakıf, dernek, cemaat yani kurumlar olarak ciddi bir yozlaşmanın içinde olduğumuzu artık görmek gerekir.”

Kaynak: Diyarbakır Söz