Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde Diyarbakır’ın tarihi Keçi Burcu’ndaki sergide dünyaca ünlü sanatçı Güneştekin’in
Tarihi Keçi Burcu’ndaki sergide, “Kayıp Alfabe”, “Analar duvarı”, “Yoktunuz”, “Hafıza tepesi” ve “Çürüme” gibi uluslararası tanınırlığa sahip eserlerin yanı sıra, Güneştekin’in Diyarbakır için yaptığı “5 Nolu” ses ve ışık enstalasyonu, en göze çarpan eserler arasında yer alıyor.
KEÇİ BURCU SİYASİLERLE DOLDU TAŞTI
Etkinliğe katılmak için Diyarbakır’a gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yoğun programı nedeniyle serginin açılışına geç kalırken, Keçi Burcunun önü adeta siyasi parti temsilcileriyle dolup taştı. Sergiye ulusal gazetelerin ve televizyonların yazar ve programcıları da katılırken siyasilerden HDP başta olmak üzere muhalefette yer alan çok sayıdaki partilerin temsilcileri katılım gösterdi. Sergi açılışına katılanlar arasında AK Parti Diyarbakır eski Milletvekili İhsan Arslan'da yer aldı. Serginin açılışına katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, sohbet etti.
TAN, BÜYÜKTİMUR’A KONUŞTU
Keçi burcunun geçitlerinde ses ışık gösterimlerinin yapıldığı sergiyi gezen Uzay Haber TV ve Diyarbakır Söz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Büyüktimur, 1980 Askeri Darbesi nedeniyle tutuklanıp, ceza evinde işkenceyle öldürülen Bedii Tan’ın oğlu HDP Diyarbakır eski milletvekili Altan Tan ile röportaj gerçekleştirdi.
Serginin önemine değinen Tan, 12 Eylül 1980’de yaşan insanlık dışı muamelelerin bir daha yaşanmaması için bu tür etkinliklerin hafızaları diri tuttuğuna dikkati çekti.
“GÜNEŞTEKİN’E TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Tan, “Babam Bedii Tan, 14 Temmuz 1982 günü ramazan ayında oruçluyken, zorla dışkı yedirilerek, orucu bozduruluyor. Aldığı darbelerle, gördüğü işkenceler sonucu da vefat ediyor. Öldürülüyor. Siyasetçiler çoğu zaman süslü cümlelerle, nutuklarla bir şeyleri anlatmaya çalışırlar. Sanatçılar ise kendi kabiliyetleriyle öyle bir sahne ortaya koyarlar ki, yüzlerce cilt kitap onu anlatmaya yetmez. Değerli hemşerimiz Ahmet Güneştekin’in bu hafızalara yönelik hafıza müzesi hafızayı diri tutuyor. Şu gördüğünüz tabutlar binlerce evden çıktı. Keşke normal ölümler olsaydı. Maalesef bu ölüler kendileriyle birlikte onlarca kişiyi de öldürdü. Yani o tabutların girdiği evin çocukları da öldü, eşleri de öldü, torunları da öldü. Onun için Güneştekin’e teşekkür ediyorum. Acıları belki bu kadar diri tutmak doğru değil ama unutmakta doğru değil. Bunlar hatırlanacak, bilinecek ve nerelerden bugünlere geldiğimiz hafızalara kazınacak. En önemlisi de bundan sonra böyle şeyler olmayacak. Benim 6 çocuğum var ve ben onlara bu olayları anlatmadım. Yıllar önce 12 yaşındaki kızım Hasan Cemal’in Kürtler adlı kitabını almış okumuş ve dedesinin başına gelenleri oradan okumuş. Günlerce etkisinden kurtulamamıştı” dedi.
“SİYASETİN GÜCÜ KENAN EVREN’İ YARGILAMAYA YETMEDİ”
1960 Darbesi ve 28 Şubat Postmodern Darbesi sanıklarının yargılandıkları ancak neden 12 Eylül Darbesi sanıklarının yargılanamadıklarına ilişkin soruya Tan, babam vefat ettiği vakit ben 24 yaşındaydım. Bütün hukuki mücadeleyi sürdürdüm. Sizde Diyarbakırlısınız, bilirsiniz. Mahkemeye gitmek, dilekçe vermek bile bir cesaret işiydi. O tarihteki yargılamalar sonucunda işkenceyi yapan bir erin üzerine bütün suçu yıktılar. Gümüşhane merkez nüfusuna kayıtlı Adnan Gündüz isimli bu er 6 yıl 8 ay hapse mahkûm oldu. Bu arkadaş cezasını yattı. Tabi Cezaevi Müdürü, Sık Yönetim Mahkemesi Başkanı, Kenan Evren bu işi yaptı aslında. Bir numaralı sorumlu Kenan Evren idi. Ben milletvekili olduktan sonra meclis insan hakları komisyonuna çağrıldı ve o yıllarla ilgili ifadesi alındı, zapta geçti. Ben yine milletvekili iken Kenan Evren hakkında suç duyurusunda bulundum. Mahkemelere katıldım. 39 yıldır yazıyorum ve söylüyorum. Milletvekili iken yapabileceklerimin hepsini yaptım ama maalesef siyasetin gücü Kenan Evren’i yargılamaya yetmedi.
Tan, son olarak Diyarbakır cezaevinin bir hafıza müzesi olarak düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Kaynak: Diyarbakır Söz