Gözyaşlı Babanın Feryadı

Boşandığı eşinin, çocuğunu yıllardır kendisinden uzaklaştırmasından dert yanan Uğur Balin, başta 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olmak üzere yasalarda ciddi anlamda boşluklar olduğunu vurguladı.

Gözyaşlı Babanın Feryadı

Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 2004 yılında mezun olan Uğur Balin, 4 yıl sonra evlendiği eşiyle 2013'te bazı nedenlerle boşanmak zorunda kaldı. Hekim olarak görev yapan Balin, boşandığı eşinin yıllardır çocuğunu kendisinden uzaklaştırmaya çalışmasından dert yandı.

Balin, başta 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun olmak üzere yasalarda ciddi anlamda boşluklar olduğunu vurguladı.

Balin, "Resmi olarak Tokat Aile Mahkemesinin onadığı bir kararla boşandık ve velayet anneye verildi. Mahkemenin izin verdiği görme günlerinde çocuğum çeşitli sebeplerden dolayı gösterilmedi. Kimi kez adres değişikliği kimi kez çocuğu başka bir akrabanın evine göndermek suretiyle kimi kez de 'Çocuk gelmek istemiyor.' diyerek çocuğun iradesine dayandırılarak kimi kez de izin nedeniyle, çocuğun hasta olduğu bahane edilerek, sağlık raporları alınarak oğlum benden uzaklaştırılmaya çalışıldı. Ben, bu olumsuzluklara, karşı koymalara rağmen oğlumun haciz yoluyla alınabileceğini öğrendim. İlk duyduğumda bayağı şaşırmıştım. Bunu öğrendikten sonra çocuğumu haciz işlemleri yaparak adeta haczederek ve bunun için harç yatırarak görmeye çalıştım. Bu işlemin, adeta bir malın, bir eşyanın haczedilmesinden hiçbir farkı yoktur." dedi.

"Maalesef yasalarımızda ciddi boşluklar var"

Yasalardaki özellikle velayetle alakalı boşluklara değinen Balin, şunları söyledi: "Maalesef yasalarımızda ciddi boşluklar var. En önemli boşluklardan biri de Türk Medeni Kanunu'ndaki boşluklar ve özellikle velayetle alakalı boşluklardır. Özellikle İcra İflas Kanunu'nda madde 24 ve 25'teki boşluklardan bahsedebilirim. Karşı taraf çocuğunuzu size göstermediği zaman ve bunu istikrarlı bir şekilde yaptığında, siz icra ceza mahkemesine giderek hakkınızı arayabiliyorsunuz. Fakat karşı taraf, çocuğu bir sonrakinde gösterdiği takdirde İcra İflas Kanunu, 'Bu ceza düşer.' der. Karşı taraf, bu cezanın düşeceğini bildiği için çocuğu defaten göstermemekte, sonrasında birkaç kere gösterip bu cezadan kurtulmanın yoluna gitmekte. Yasalarımızdan kaynaklanan kararlardan dolayı velayet, yüzde 80-90 anneye verilmekte. Haliyle babalar, bu konuda mağdur oluyor."

"Velayeti alan kişi, çocuğunu bir savaş enstrümanına çevirmektedir"

5 yıldır oğlunu görmek için çaba içerisinde olduğunu dile getiren Balin, "Günümüzde bu tür boşanmalar artık velayet üzerinden yürütülmektedir. Mahkemelerimiz, eşleri değil, çocukları boşamakta. Çünkü çocuklarla baba ya da velayeti alamayan kişi arasında kişisel ilişkinin tesis edilmesiyle alakalı yasa, ciddi anlamda boşluklar içermektedir. Bu boşluklardan en önemlisi, velayeti alan taraf çocuğu göstermediği takdirde bu kişiye uygulanacak ciddi bir cezai hüküm yok. Bunu, birçok kişi istismar etmekte ve mağduriyetlere neden olmaktadırlar. Mağdur insanların sayısının artmasına neden olmaktadırlar. İnsanlar yapamıyorsa elbette boşanma bir haktır, hukuktur. Fakat bunun adilane bir şekilde olması gerekmektedir. Velayeti alan kişi maalesef çocuğunu bir savaş enstrümanına çevirmekte ve karşı tarafı bununla dövmektedir. Bu, öncelikle kişilere değil çocuğa zarar vermektedir. Bana göre, bu işin en büyük mağduru çocuk olmaktadır. Bu çocukların ileride psikolojik durumları zarara uğrar." ifadelerini kullandı.

"6284 sayılı kanun, evlatları annesiz ve babasız bırakıyor"

Balin, 2012 yılında çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un pozitif ayrımcılığa neden olduğuna vurgu yaparak, "Bu yasayla kadınlara boşanma öncesinde beyanat esaslı kendi delilini oluşturma imkânı verildiği için hiçbir delil aranmaksızın, hiçbir gerekçeli karar verilmeksizin kadının lehine kullanılan bir yasa olmaktadır. 6284 sayılı kanun, maalesef aleyhte kullanılmaktadır. Örneğin baba çocuğunu görmek için kadının ikametine gitmek üzere hareket ettiğinde kadın hemen 'Beni öldürmeye geldi. Beni tehdit ediyordu. Can güvenliğimden endişe etmekteyim.' deyip, bunu aleyhte kullanıp babayı 6 ay uzaklaştırabiliyor. Kendi evinden, çocuğundan hiçbir delil, hiçbir gerekçe aranmaksızın uzaklaştırılıp, bu tür zorluklarla karşı karşıya bırakılabilmektedir. 6284 sayılı kanun, aileleri tamamen çözen, çözülmeye götüren, evlatları annesiz ve babasız bırakan ciddi bir yasadır. Koruma vaadiyle ortaya çıkan fakat şu an istatistiklerin de göstermiş olduğu, aileleri ciddi anlamda koruyamadığı, çocukları ciddi anlamda rehabilite edemediği, aile içi şiddeti önleyemediği, tam tersine bunu artırdığıyla alakalı tespitler var." şeklinde konuştu.

"Velayet, karşı tarafı dövme aracı olmamalı"

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, boşanmaların önüne geçebilmek adına evlilik okulları oluşturması gerektiğine dikkati çeken Balin, şu ifadeleri kullandı:

"Kişinin evlenmeden önce eğitimden geçmesi, eğitim alması ve boşanma sürecindeyse nasıl ki her ailenin bir aile hekimi varsa her ailenin bu konuyla alakalı danışma birimleri veya iletişim kurabilecekleri ünitelerin kurulması gerekmektedir. Biz bu sorunları tepeden çözmeye çalışırsak sanırım içinde boğulmaya başlayacağız. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, bu konular üzerinde ciddi çalışmalar yapması gerekiyor. Mağdur insanların görüşlerini alarak, yaşadığı travmaları değerlendirerek bunlarla alakalı kalkış noktaları oluşturması gerekmektedir. Örneğin; çekişmeli boşanmalarda velayet ciddi anlamda bir sıkıntıdır. Dikkat edersek birçok boşanma olayında en büyük travma velayetten kaynaklanıyor. Bunun sebep olduğu ciddi ölümler, yaralanmalar veya hukuksal sorunların önüne geçilebilmesi için velayetle alakalı eksikliklerin tamamlanması lazım. Velayeti suiistimal eden kişinin cezalandırılması gerekmektedir. Çünkü velayet, karşı tarafı bir dövme aracı olmamalıdır. Bir babanın evladından uzaklaştırılması, babaya bir ceza değil, evlada bir cezadır. Bu evladın ileride yaşayabileceği travmaları düşünmek, hayal etmek bile ağırdır. Boşanmayla karşılaşmış ve babadan tamamen ilişkileri koparılmış bir evladın ileride ciddi anlamda sorunlar yaşadığı, yapacağı evliliklerin de boşanmayla sonuçlanacağına dair elimizde istatistikler bulunmaktadır. Bu çocuklar, baba sevgisini alamamasından dolayı bu boşluğu ya bağımlılık yapan bir maddeyle ya kötü arkadaşla veya farklı bir şeyle tamamlamaya çalışmaktadır. Bu da toplumumuzda bireyin kalitesini düşürmekte ve evlatlarımızı tamamen toplumdan uzaklaştırma ve bitirmektedir."

"İnsana şiddetin önüne geçilmesi için ciddi çalışmalar yapılması lazım"

Boşanmalar sonrası travmaların önüne geçilmesi için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini sözlerine ekleyen Balin, "Burada kadına şiddet değil, insana şiddetin önüne geçilmesi için ciddi çalışmalar yapılması lazım. Biz, şiddete cinsiyet giydirilerek şiddetin önüne geçilemeyeceğini, kadını erkekten ayrıştıran politikalarla toplumların rehabilite edilemeyeceğini gördük. Bunun en önemli örneği ve kanıtını, 6284 sayılı kanunda gördük. Maalesef bu kanun, bunu ciddi anlamda tahrip etmiştir. Sayın yetkililerimizden şunları istiyorum: Velayet hukukuyla ilgili bir an önce düzenleme gerekmektedir. Haciz işlemlerinin kaldırılarak devlet güvencesine ve devletin garantörlüğüne alınması gerekmektedir. 6284 sayılı kanunun suiistimalinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Çünkü bu bir rant aracına, erkeği evden uzaklaştırma mekanizmasına çeviren, mağdur olan kadınlarımızı da zan altında bırakan bir mekanizmaya dönüştürülmektedir. Yetkililerimizin, bu yasayı tekrar gözden geçirmesi, mümkün değilse de 6284'e dayanılarak evden uzaklaştırılan erkeklerimizin, babalarımızın gerçekten delile dayanılarak yargılanması gerektiğine inanıyorum. Şayet ortada bir suç ve delil varsa elbette gereken yapılmalı ve şiddeti uygulayanın cinsiyetine bakılmaksızın cezalandırılmalıdır. Fakat bu yasa, sadece kadını koruyan bir yasa olmuştur. Şiddete cinsiyet giydirilerek, kadına şiddetin önlenmesi halini almıştır." dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler