Diyarbakır’ın Fethi'nin 1383'üncü yılı etkinlikleri kapsamında, Fetih Camisi'nden, sahabe kabrinin bulunduğu Hazreti Süleyman Camii'ne yürüyüş düzenlendi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin 'Fetih Haftası' etkinlikleri kapsamında yapılan salavatlı ve meşaleli yürüyüşe AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Vali Ali İhsan Su, AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Mehmet Mehdi Eker, Ebubekir Bal, DÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Fuat Güney, siyasi parti, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
TEKBİR VE SALAVATLARA
Halk İslam ordusunun karargahını kurduğu Dicle Üniversitesi kampüsündeki Fetih Camisi'nde 'Fetih Yürüyüşü' nedeniyle bir araya geldi. Tekbir ve salavatlarla, fetihte şehit olan sahabenin kabrinin bulunduğu İçkale'deki Hazreti Süleyman Camii'ne kadar gerçekleştirilen yürüyüşte, 100 genç ellerinde bayrak ve meşalelerle kortej oluşturdu. Hazreti Süleyman Camisi’nde kılınan sabah namazının ardından şehit sahabeler için Kur'an-ı Kerim okundu ve dua edildi.
MEDENİYET ŞEHRİ DİYARBAKIR
Burada konuşan AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, tarihi bir yıl dönümüne burada denk geldiklerini söyledi. Kurtulmuş, “Güzel bir yürüyüş, fetih yürüyüşü gerçekleştirildi. Her şeyden evvel bu yürüyüşün inşallah yıllar içerisinde geleneksel bir hale gelmesini, bütün Diyarbakır ve hatta Türkiye'nin bu yürüyüşten haberdar olmasını temenni ederim. Bu topraklar Anadolu toprakları, İslam ruhuyla yorulmuş olan topraklardır. Hazreti peygamber efendimizden sadece yedi sene sonra, yani vefatından yedi sene sonra Diyarbakır Anadolu'nun fethedilmiş ilk İslam beldelerinden birisidir. Ve böylece Anadolu toprakları Müslüman milletimize kapıları açılmıştır. Bu vesileyle bu fethi gerçekleştiren İyaz bin Ganem komutasındaki bütün sahabe-i kiramı o ordunun çok değerli fetih ordusunun mensuplarına rahmet diliyoruz. Burada güzel bir duayla, anmayla onları andık. Aslında Diyarbakır mübarek bir şehir, şu dolaştığımız yerler, yürüdüğümüz yollar, şehrin içerisinde dolaştığımız her yerde kim bilir hangi sahabenin yani hangi yol arkadaşının ayak izleri vardır. Kim bilir hangi Allah dostunun, hangi köşe başında kiminle selamlaşması vaki olmuştur. Dolayısıyla Diyarbakır'a her geldiğimizde bu ruhu bir kere daha yaşıyoruz. Mübarek bir şehirdir. Diyarbakır İslam dünyasının Mekke'den, Medine'den, Kudüs'ten sonra en önemli şehirlerinden birisidir. Birlik, beraberlik ruhunun, İslam kardeşliğinin, fetih ruhunun sembolize olduğu bizim abidevi şehirlerimizden birisidir.
KARDEYŞLİK VE KIYMET BİLMEK
Gönlümüz her zaman bu kardeşliğin burada kıyamete kadar devam etmesini arzuluyor. Bu yürüyüş vesilesiyle hem milletimizin burada yaşayan halkımızın, bu halkın sembolize etmiş olduğu kardeşliğin bir kere daha hatırlanmasına vesile oluyoruz ve ifade ettiğim gibi bu toprakların mayası Müslümanlıktır. Bu milletin mayası Müslümanlıktır. Müslümanlık mayası üzerinde yeniden birleşmek beraber olmak ve gerçekten buradaki büyük medeniyetimizi kıyamete kadar ilelebet yaşatabilmek hepimizin vazifesidir” dedi.
Konuşmaların ardından Kurtulmuş ve beraberindekiler, programa katılanlara çorba ikram ederek sohbet etti.
BASINLA BİR ARAYA GELDİ
'Fetih Yürüyüşü'ne katıldıktan sonra partisinin düzenlediği ‘Basın Buluşması’ programına katılan Kurtulmuş, NATO ile ilgili, "Türkiye olarak biz ittifakların ne anlama geldiğini, bu ittifakların bize hangi sorumluluklar ve hangi imkanlar verdiğinin farkındayız ama bu ittifakların içerisinde olduğumuz müttefiklerimizin de samimi bir şekilde Türkiye’ye karşı davranmalarını arzu ederiz. NATO üyesi Türkiye uzunca yıllardır NATO’nun ceremesini çekmiş. Yüklediği yükleri ve sorumlulukları yerine getirmiş bir ülke olarak bu süreç içerisinde Türkiye'ye karşı birtakım terör örgütlerini destekleyen bir güvenlik şemsiyesi olan NATO, adı üstünde bir güvenlik örgütü olmasına rağmen Türkiye, güvenlik taleplerini ihmal eden bir anlayışa asla müsaade etmez. Bu anlamda özellikle İsveç'in terör örgütüne vermiş olduğu destek ortada. Siyasi destekler, lojistik destekler ve belki de istihbari destekler bütün bunlar ortadadır. Bu süreç içerisinde çok mu zordur Türkiye'nin güvenlik endişelerinin karşılanması? Bu güvenlik endişelerinin karşılanması Türkiye’nin temel beklentileridir. Türkiye nasıl samimi bir şekilde davranıyorsa muhataplarımızdan da samimi bir şekilde davranmalarını istemektedir. Bu anlamda sadece görüşme süreci içerisinde değil, görüşme süreçleri sonrasında eğer bu ülkelerin üyelikleri bir şekilde gerçekleşirse ondan sonra sonuna kadar güvenlik garantilerini almadan Türkiye bu işe evet demeyecektir. Tekraren söylüyorum, evet bu süreçlerde birtakım sözler verilebilir. Bu sözleri sonradan unutulması ya da yerine getirilmemesi ihtimali Türkiye için masada değildir” dedi.
‘SINIR ŞEHİRLERİMİZE DÜŞEN BOMBALARI VE FÜZELERİ UNUTMAYIN’
Türkiye’nin yapmış olduğu sınır ötesi operasyonlarla ilgili konuşan Kurtulmuş, "Türkiye'nin ne Suriye'nin, ne Irak'ın, ne de başka bir ülkenin bir gram, bir karış toprağında gözü yoktur. Biz Suriye’nin de, Irak'ın da toprak bütünlüğünün sağlanması için, oraların terör örgütlerinin cenneti haline gelmesi ve paramparça hale dönüştürülmesinin karşısındayız. Aslında bu tutumumuz Suriye yönetiminin ve Irak hükümetlerinin lehine olan bir tutumdur. Oralarda birtakım demokratik değişimleri sağlamak için yani asırlardır bir arada beraber geçen halkların arasına fitne fesat sokarak oraları değiştirmenin bölgeye büyük bir istikrarsızlık getireceği kanaatindeyiz. Türkiye ağır bedeller ödeyerek görmüştür ki, orada terör örgütlerinin aktif olması demek, doğrudan doğruya Türkiye'nin terör saldırısı demektir. Sınır şehirlerimize düşen bombaları ve füzeleri unutmayın. Oralardan Türkiye'ye girmek isterken yakalanan canlı bombacıları unutmayınız. Dolayısıyla oraların Türkiye'nin güvenliğine, ulusal güvenliğine ve Türkiye'nin milli bütünlüğüne zarar verecek bir fitne yuvası haline gelmesi, bir terör yuvası haline gelmesine Türkiye müsaade etmeyecektir. Oraların terörden arındırılması, bizim milli meselemiz olduğu gibi Irak'ın ve Suriye'nin de milli meselesidir. O bölgelerde yaşayan halkın güvenli bir şekilde geri dönüşünü sağlamak oraların terör örgütlerinden arındırılarak Suriyeli ya da Iraklı kardeşlerimizin kendi bölgelerinde daha rahat bir şekilde dönmesini arzuluyoruz. Şu anda elimizdeki rakamlar yaklaşık 500 bin Suriyeli kardeşimizin kurulmuş olan güvenli bölgelerde kendi evlerine döndüğünü gösteriyor" diye konuştu.
‘ORGANİZATÖRLER YÜKÜMLÜLÜKLERİNE YERİNE GETİRMEDİĞİ İÇİN KONSERLER İPTAL EDİLDİ’
İptal edilen konserlerle ilgili de konuşan Kurtulmuş, belediyelerden gelen bilgilerin organizatörlerin kendi üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmedikleri için bu konserlerin iptal edildiği yönünde olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"İnsanlar ana dillerinde kendi kültürlerini ifade edebilmeli. İnsanların Kürtçe şarkı ve türküleri söyleyebilmelerini öteden beri söylüyoruz. Ana dil ana sütü kadar helaldir. İnsanlar kendi ana dilleriyle ortaya koydukları eserleri dile getirmekte serbesttirler. Bunu kuru bir söz olarak söylemiyoruz. Burada ismi geçen bu sanatçılarımızdan birisi Diyarbakır’da 2 gün konser verdi ve bu konserde fevkalade geniş kalabalıklar tarafından takip edildi. Yine bundan bir müddet evvel Cumhurbaşkanımız Batman ziyareti sırasında gençlerle yaptığı görüşme, ki o da çok kısa bir süre önceydi. Orada bir kızımız kalktı gayet güzel, akıcı bir Kürtçe ile Cumhurbaşkanımızın önünde meramını anlattı. Kayapınar Belediyesi'nin yaptığı etkinlikte aynı şekilde. Dolayısıyla bizim insanların ana dilleriyle, kendi kültürlerini ifade etmeleri, şarkı ve türkülerini söyleyebilmeleri, kendi edebiyatlarını, eserlerini ortaya koyabilmeleri, kendi kültürel tarihleriyle barışarak oradaki eserlerini gün yüzüne çıkarmaları konusunda en ufak bir tereddüdümüz yoktur. Hatta dahasını söyleyeyim bu anlamda insanların kendi kültürlerini geliştirmesi için AK Parti hükümetleri başından beri teşvik etmiştir. Kürt edebiyatının önemli eserlerinin Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından basılmasını sağlayan AK Parti iktidarlarıdır. TRT Kürdi mikrofonu da önümde duruyor. Buradaki vatandaşlarımızın kendi ana dillerinde yayına kavuşmasını sağlayan AK Parti iktidarlarıdır. Dolayısıyla bu konuda en ufak bir tereddüdümüz veya kategorik olarak karşı çıkışımız söz konusu dahi değildir. Bütün Vatandaşımızın kendi ana dillerinde türkü, şarkı söylemelerine karşı olmamız asla düşünülemez."
Kaynak: Diyarbakır Söz