DÜ Rektör Yardımcısı, Sosyolog ve Aile Danışmanı Prof. Dr. Sabri Eyigün, “Diyarbakır Örneğinde Ailede Kadının Mutlu veya Mutsuzluğuna Etki Eden Faktörler” başlığıyla yaptıkları anket çalışmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Eyigün, günümüz toplumunun, referans aldığı kültürel ve ahlaki değerlerin sarsılması ile bunların yerine konulacak değerlerin ya oluşturulmaması ya da içselleştirilmemesi ve aşırı bireyselleşme sonucunda evlilik kurumunun ciddi bir sarsıntı geçirdiğine dikkat çekti. Kadın-erkek hakları konusunda elde edilen gelişmelerin sonucunda kadının iş yaşamında daha fazla yer almasının, ekonomik bağımsızlığını kazanmasının ve ayrıca feminizm gibi akımların, kadını ataerkil aile ve evlilik ilişkilerine karşı yeni tutum almaya götürdüğünü ifade eden Eyigün, erkeklerin ise geleneksel roller ve kadınlara karşı sergiledikleri ataerkil tutumlarında gösterdikleri direnç gibi etkenlerin evliliği büyük ölçüde olumsuz olarak etkilediğini aktardı. Tüm bu gelişmeleri yanında aile yapısında çekirdek aileye doğru yaşanan büyük dönüşümün iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişme ile film ve dizilerde yansıtılan aşırı romantik kadın-erkek ilişkilerinin, özellikle kadınların evlilikten duygusal beklentilerini büyük oranda artırdığına dikkat çeken Eyigün, bu beklentilere eşlerinden yeterli karşılık bulamayan kadınların ciddi bir hayal kırıklığı ve hoşnutsuzluk yaşadığını ve bunun da mutsuz evliliklerin sayısını artırdığını kaydetti.
“ATAERKİL YAPI KADINLARI ETKİLİYOR”
Başta yoğun göçler olmak üzere, yaşanan sosyal-kültürel ve ekonomik değişimin Diyarbakır merkezinde yaşayan insanların aile ve evlilik yaşamını da aynı oranda etkilediğini anlatan Eyigün, “Özellikle ataerkil aile yapısının hala geçerliliğini koruduğu bölgede bundan en çok etkilenenler hiç şüphesiz kadınlar olmuştur. Çünkü ataerkil aile yapısının öngördüğü değer yargıları özveriyi daha çok kadından beklemektedir. Bu genel kabulle sosyalleşen erkekler değişmeye direnç göstermekte ve kadınlara karşı empati geliştirememektedirler. Bu da mutsuz evli kadınların sayısını artırmaktadır. Nitekim boşanma taleplerinin ağırlıklı olarak kadınlardan gelmesi, medyaya yansıdığı şekliyle evlilikte kadınların daha çok şiddete maruz kalması kadınların erkeklere oranla daha mutsuz olduğu görüşünü güçlendirmektedir. Bu gelişmelerin sonucu olarak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde ve bölgemizde de mutsuz evliliklerden dolayı boşanma oranlarında büyük artış yaşanmaktadır” dedi.
“MUTLU EVLİLİK İÇİN ÇABA GÖSTERİLMELİ”
Ancak tüm bunlara rağmen hala evlilik ve aile kurumunun, bireylerin her türlü gereksinimini karşılayan vazgeçilmez bir kurum olarak görüldüğünü ve geçerliliğini koruduğun dile getiren Eyigün, “Bu da evlilik kurumuna alternatifler aramak yerine, onun daha da güçlenmesine katkıda bulunulmasının gereğini ortaya koymaktadır. Bu amaçla yapılan çalışmaların olumlu sonuçlar verdiği bilinmektedir. Nitekim Ankara’da boşanmak isteyen 400 çiftten 75’inin aile danışmanlarına gittikten sonra boşanmaktan vazgeçmesi birçok evliliğin kurtarılabileceğinin en açık göstergesidir. Bunun için de evliliği gerçekten yürüten şeyin ne olduğunu çok iyi anlaşılması, evlilikte eşleri mutlu eden veya mutsuz eden etkenlerin bilinmesi evliliği kurtarmak ya da koruma konusunda önemli rehber olacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede, her ne kadar mutlu bir evliliğin, hem erkeğin hem de kadının ortak çabaları sonucu sağlanabileceği bir gerçek ise de, burada erkeklere daha fazla bir görev düştüğünü düşünülmektedir. Bundan dolayı erkeklerin, kadınların hangi oranda mutlu olduklarını bilmeleri ve özellikle de kadınları mutlu ve mutsuz eden davranış ve tutumlar konusundan farkındalık kazanmaları evliliklerini mutlu bir şekilde sürdürülmesi açısından önemlidir” diye konuştu.
“500 AİLEYE ULAŞILDI”
Araştırmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eyigün, çalışmayı Diyarbakır merkezindeki 500 Evler, TOKİ, üniversite lojmanları, Ofis ve Bağlar bölgelerinde yaptıklarını anlattı. Toplamda 500 aileye ulaşıldığını ve 496’sının araştırma kapsamına dahil edildiğini aktaran Eyigün, araştırmaya katılanların yüzde 22,3’ünün 26-30, yüzde 18,4’ünün 36-40, yüzde 16’sının ise 31-35 yaş arasında olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Eyigün, “Araştırmaya katılan katılımcıların mesleki bilgilerine bakıldığında büyük çoğunluğun yani yüzde 73’ünün ev hanımı olduğu görülmektedir. Bununla beraber katılımcıların yüzde 8,6’sının öğretmen, yüzde 7,4’ünün memur ve yüzde 2,5’inin ise akademisyen olduğu görülmektedir. Araştırmaya katılanların yüzde 36,3’ünün lise ve dengi okullardan, yüzde 40,3’ünün ilköğretim okullarından ve yüzde 23,3’ünün ise üniversitelerden mezunudur. Araştırmaya katılan katılımcıların kaç yıllık evli olduklarına bakıldığında yüzde 26’sının 1-5 yıl arası, yüzde 20,5’inin 11-15 yıl arası, yüzde 20,1’inin 21 yıl ve daha fazlasında evli olduğu, yüzde 17,5’inin 6-10 yıl arası ve son olarak yüzde 15,9’unun ise 16-20 yıl arasında evli oldukları görülmektedir. Katılımcıların yüzde 47,9’unun tanışarak, yüzde 30,7’sinin görücü usulüyle, yüzde 18,2’sinin yarı görücü usulüyle ve yüzde 3,3’ünün başka alternatiflerle evlendikleri yönünde yanıt vermiştir” dedi.
“YÜZDE 54,1’İ MUTLU, YÜZDE 21,3’Ü KISMEN MUTLU”
Araştırmada, katılımcıların yüzde 54,1’inin evliliklerinde mutlu, yüzde 21,3’ünün ise kısmen mutlu olduklarının görüldüğüne dikkat çeken Eyigün, şunları kaydetti:
“Bununla beraber katılımcıların yüzde 24,6’sının evliliklerinde mutlu olmadıkları görülmüştür. Elde edilen bu sonuçlar ışığında araştırmada yer alan her dört katılımcıdan birinin evliliğinin mutsuz olduğu sonucuna ulaşılabilir. Araştırmada yer alan katılımcılara ‘Eğer evliliğinizde mutlu iseniz nedeni nedir?’ şeklinde soru yöneltildiğinde yüzde 43,8’inin mutluluklarının en önemli nedeni olarak ‘Birbirimize değer veriyoruz’ ifadesi olmuştur. Bununla birlikte katılımcıların yüzde 12,4’ü ‘Eşim bana zaman ayırıyor’, yüzde 10,9’u ‘Düşüncelerimiz, görüşlerimiz ve inancımız örtüşüyor’ şeklinde evlilikte mutluluğun nedenlerini belirtmişlerdir. Araştırmada yer alan katılımcılara ‘Eğer evliliğinizde mutlu değilseniz nedeni nedir?’ şeklinde soru yöneltildiğinde katılımcıların yüzde 11,9’u, ‘Eşim anne-baba ve kardeşlerine benden daha fazla değer verir ve güvenir’, yüzde 9,9’u, ‘Eşimin bana sadık olmadığını düşünüyorum’, yüzde 8,9’u, ‘Eşim bana karşı çok kırıcıdır’ ve yüzde 7,9’u, ‘Eşim bana zaman zaman sözlü veya fiziksel şiddet uygular’ şeklinde evlilikte mutsuzluk nedenlerini belirtmişlerdir.”
“EĞİTİM VE EKONOMİ DÜZEYİ MUTLULUĞU ETKİLİYOR”
Araştırmada yer alan katılımcıların verdikleri cevaplar üzerinde ‘Evliliğinizde mutlu musunuz?’ sorusu ile eğitim düzeyi değişkeni arasında karşılaştırmalı analiz yapıldığına da dikkat çeken Prof. Dr. Sabri Eyigün, şunları söyledi:
“Buna göre, eğitim düzeyi arttıkça evlilikte mutluluğunda paralel olarak arttığı gözlenmiştir. Örneğin, ‘Evliliğinizden mutlu musunuz?’ sorusuna ‘Evet’ cevabı veren ilköğretim düzeyi mezuniyete sahip katılımcıların oranı yüzde 34,8 iken, ‘hayır’ cevabı veren ilköğretim düzeyi mezuniyete sahip katılımcıların oranı yüzde 61’dir. Benzer olarak üniversite mezunlarının oranına bakıldığında mutlu olanların oranı yüzde 30,1 iken, mutsuz olanların oranı yüzde 12’dir. Bu bakımdan eğitim düzeyinin evlilikte mutluluk için önemli bir ölçüt olduğu söylenebilir. Araştırmada yer alan katılımcıların evlilikteki mutluluk durumları ile ekonomik düzeyleri arasındaki karşılaştırmalara bakıldığında ekonomik düzeyin evliliğe anlamlı bir etkisinin olduğu söylenebilir. Evliliğinde mutsuz olanların yüzde 32,4’ü ekonomik düzeyini zayıf olarak görürken, mutlu olanların yüzde 12,5’i zayıf olarak görmektedir. Aynı şekilde evliliğinde tamamen veya kısmen mutlu olanların ekonomik düzeylerine bakıldığında orta, ortanın biraz üstünde ve iyi seçeneğini tercih edenlerin mutsuz olanlara nispeten daha fazla olduğu görülmektedir.”
“ÇOCUK SAYISI ARTTIKÇA MUTSUZLUK ARTIYOR”
Araştırmada, kişilerin evliliklerindeki mutluluk durumları ile sahip olunan çocuk sayısı arasında karşılaştırma yapıldığında 0-3 arası çocuğu olanların kendilerini daha mutlu hissettiklerini anlatan Eyigün, çalışmada çocuk sayısının artmasıyla doğru orantılı olarak evlilikte mutsuzluğun arttığı sonucunun da çıktığına dikkat çekti.
“KADIN, KOCASINDAN ‘DEĞER GÖRMEK’ İSTİYOR”
Araştırmanın sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Eyigün, şu ifadelerde bulundu:
“Araştırmanın en önemli sonucu, ‘değer verilmek’ olgusunun mutlu kadınların ‘mutluluk’ gerekçesi olduğu ve ‘değer verilmemek’ de mutsuz kadınların ‘mutsuzluk’ nedeni olarak birinci sırada yer almasıdır. Evliliklerinde mutlu olanlar da ‘sadakat’ olgusuna verilen değer, mutsuz olanlara göre üçte bir oranında az. Bu da gösteriyor ki, kadınlarda eşlerine karşı duyulan ‘sadakatsizlik kuşkusu’ ciddi bir mutsuzluk nedenidir. Mutsuzluğa neden olan faktörler içerisinde ikinci sırayı ‘eşlerinin kendilerine sadık olmadıklarını’ belirtmeleri, toplumda aldatma oranının bilinenden daha yüksek olduğunu göstermekle beraber, bunu bilen kadınların hala evli kalmaya devam etmeleri de toplumumuza özgü sosyolojik ve kültürel bir gerçekliği göstermektedir.”
“GÜNEYDOĞULU KADINLAR SEVGİ VE SAYGI İSTİYOR”
Araştırmanın sonuçlarına göre Güneydoğu’da oturan kadınların büyük çoğunluğu zannedildiği gibi eşlerinden “beşibirlik” veya “tektaş” değil, manevi hediye beklentisi içerisinde olduğuna da işaret ederek, “Sadakat, zaman ayırma, saygı ve sevgi duyma ve benzeri gibi beklentilerin ön planda olduğu görülmektedir. Evlilik yaşamında mutsuz olmasını eşinin kendisine karşı ‘kırıcı’ olmasına bağlayanların mutsuz kadınlar içinde 3. sırada olmaları, kadının manevi beklentisini göstermesi bakımında çok anmalıdır” dedi.
Kaynak: Diyarbakır Söz