Son bir yıl içerisinde yürütülen soruşturma ve davalar hakkında bilgi veren Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, Diyarbakır'da göreve başladığı ilk günde 24 saati doldurmadan darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldıklarını ve soruşturmaları başlattıklarını söyledi. Hain darbe girişiminin ülke tarihi boyunca anılacağını ve tarihsel kırılmaya sebep olmuş olay olduğunu belirten Güre, bunun öneminin tüm toplum tarafından bilinmesinde fayda gördüğünü belirtti.
Geçmişte darbeye destek olan bir yargının 15 Temmuz'da bu kara tarihe beyaz bir sayfa açtığını aktaran Güre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı olarak 14 arkadaşı ile darbe teşebbüsünde bulunanlar hakkında soruşturma başlattıklarını, eyleme iştirak eden herkesin gözaltına alınması yönünde talimatı ilk saatlerde verdiklerini anımsattı. Güre, soruşturmalar kapsamında ağırlıklı olarak mağdur edebiyatı yapıldığını, bu durumun kesinlikle yanlış olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını kaydetti.
Soruşturmalar kapsamında önemli bilgiler tespit edildiğini anlatan Güre, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Soruşturmalar kapsamında darbe girişimi gecesinde Diyarbakır'da darbe planlamasının yapıldığı evi bulduk. Bunlardan önemli bir kısım şüpheliler tespit edilerek işlemler yapıldı. Kimlikleri tespit edilip yakalanamayan kişiler mevcut. Bizim darbeye direndiğimiz saatlerde, Diyarbakır'da bir darbe evi varmış. O evde Diyarbakır'ın FETÖ imamları toplanmış, kendilerine bağlı askeri unsurlara talimatlar vermek için görüşmeler yaptıkları tespit edildi.
Darbecilerin hazırladığı sözde atama listesinde "Diyarbakır sıkıyönetim komutanı" olarak gösterilen dönemin 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz'ın işgali andıran adliye ziyaretine ve o gece yaşadıklarına ilişkin soru üzerine Güre'nin, duygulu anlar yaşadığı görüldü. Darbe girişimi gecesinde oğlunun kendisini aradığını aktaran Güre, televizyonu açıp görüntüleri izledikten sonra bunun bir darbe girişimi olduğunu düşündüğünü söyledi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, "Soruşturmalar kapsamında darbe girişimi gecesinde Diyarbakır'da darbe planlamasının yapıldığı evi bulduk." derken, kentte Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanan bin 388 kişinin tespit edildiğini bildirdi. "FETÖ soruşturmalar kapsamında 5 bin 477 kişi hakkında yasal işlem başlatılmış, 897 kişi hakkında tutuklama, bin 219 kişi hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanması kararı verilmiştir." diyen Güre, soruşturmalar kapsamında 927 kişinin serbest bırakıldığını, 14 kişinin ise kolluk işlemlerinin sürdüğünü açıkladı.
DARBE GİRİŞİMİ ÜLKE AÇISINDAN KIRILMAYDI
Diyarbakır Adliyesi toplantısı salonunda Başsavcı Vekilleri Kurtça Eker ve Alper Tuncer ile basın toplantısı düzenleyen Güre, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) ve diğer terör örgütleri hakkında son bir yıl içerisinde yürütülen soruşturma ve davalar hakkında bilgi verdi. Güre, Diyarbakır'da göreve başladığı ilk günde 24 saati doldurmadan darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldıklarını ve soruşturmaları başlattıklarını söyledi. Hain darbe girişiminin ülke tarihi boyunca anılacağını ve tarihsel kırılmaya sebep olmuş olay olduğunu belirten Güre, bunun öneminin tüm toplum tarafından bilinmesinde fayda gördüğünü belirtti. Güre, "15 Temmuz hain darbe girişimi ülke tarihi açısından büyük tarihsel kırılmaya yol açan bir olaydır. 15 Temmuz'da yaşananlar, darbe söyleminin ötesinde bir işgal girişiminin ön adımıydı. Bu işgal girişimini sağlamak için Fethullah Gülen ve uzantılarının gerçekleştirmek istediği bir kalkışmaydı" dedi. Darbe teşebbüsünün başladığı ilk saatlerde soruşturma başlattıklarını belirten Kamil Erkut Güre, sözlerini şöyle sürdürdü:
DARBE YÖNETİM MERKEZİ KURULMUŞ
"Şu ana kadar çok sayıda şüpheli, yaptığımız çağrı üzerine etkin pişmanlıktan yararlandı. 300'e yakın örgütün üst düzey yöneticisini bu şekilde tespit ettik. Darbe gecesi Diyarbakır'da darbe toplantısının yapıldığı evi tespit ettik. Bizim darbeye direndiğimiz saatlerde Diyarbakır'da bir darbe yönetim merkezi varmış. Diyarbakır'ın FETÖ asker imamları toplanmış ve bu toplantı sonunda kendisine bağlı askeri unsurlara talimat vermek için görüşme yapmışlar. Talimat alan asker ve sivil şahıslar önemli oranda belirlendi. Diyarbakır devlet katında ne kadar önemliyse, örgüt için de o kadar önemliymiş. Örgüt içinde Diyarbakır sorumluları olarak görev yapan kişilerin üst düzeylere geldiğini tespit ettik. Etkin pişmanlıktan yararlanmayı teşvik edici girişimlerimiz sonucunda çözülmeler başladı. Önemli sonuçlar elde ettik. Bu ev 4 ay önce etkin pişmanlıktan yararlanan kişilerin verdiği bilgilerle ortaya çıktı. 30'dan fazla kişinin bu ev ile irtibatlı olduğunu tespit ettik. Bu ev ile temas kuran herkes tespit edildi."
İL JANDARMA KOMUTANI İTİRAFÇI
FETÖ'cüler gibi insanlara kumpas kurmadan bu soruşturmaları yaptıklarını belirten Başsavcı Güre, "Kimseye iftira atmadık ve haksız yere sahte deliller üretmedik. Ortada suçüstü yapılmış bir darbe teşebbüsü var. Yeteri kadar delil ortada saçılı durumdaydı. Evde silahlı kuvvetlerin Diyarbakır imamı vardı. Bu kişiler, 15 Temmuz gecesi darbe teşebbüsünün Diyarbakır ayağını yöneten darbeciler ve temas kurdukları kişilerdir. O gece İl Jandarma Komutanı o evden aranmış. İl Jandarma Komutanı 29 gün ile en uzun gözaltında kalan kişi oldu. Bylock çıktıktan sonra itirafçı olmadı. Bu ev bulunduktan sonra itirafçı oldu" dedi.
"EN SERT TEDBİRLERİ ALMAKTAN ÇEKİNMEYİZ"
Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet olduğunu söyleyen Güre, "Darbe şartlarında Cumhurbaşkanına suikast yapmak üzereyken yakalanmış kişiyi bile öldürmeyip, bağımsız mahkemeye teslim eden büyük bir devletiz" dedi. Mağdur edebiyatı yapılmasına da tepki gösteren Kamil Erkut Güre, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ağırlıklı olarak mağdur edebiyatı yapılmaktadır. Hiç bir mağduriyet yaratılacak şekilde işlem yapılmamaktadır. İnsanların bu örgütten kurtulması için hukuki olarak elimizden geleni yapıyoruz. Aleyhine delil bulduklarımız hakkında en sert tedbirleri almaktan çekinmeyiz. Bu işten dönsünler. Bu yol ihanet yolu ve karanlık bir yol. Şereflice bu ülkede yaşamak istiyorlarsa, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlansınlar. Pişmanlık göstermeyenlere karşı en sert uygulamalarımı yapmaktan çekinmeyeceğiz. Bu hem FETÖ, hem PKK için geçerlidir. Ülke bir ihanetle karşılaşmıştır. Kötü muamele ve işkenceye asla tevessül edilmemiştir. Burada devlet güçlü olmak zorundadır. Zulmetmeyen bir güç olarak devlet hakimiyetini sürdürecektir."
GAYYUBET EVİNDE ÜÇ HAKIM VE SAVCI
FETÖ/PDY terör örgütünün tüm üst düzey yöneticilerinin darbeyi bildiğini belirten Güre, "Firarilerin saklandığı bir Gayyubet evi tespit ettik. 15 Temmuz gecesi kaçan 3 hakim savcı ve il yapılanmasındaki üst düzey bir imam o evde yakalandı. Bu şekilde 3-4 ev tespit edildi. Örgütün hiyerarşisi henüz bozulmadı. Aldığımız imamların yerine yenisini gönderiyorlar. Sistemlerini çalıştırmaya devam ediyorlar. Büyük darbe yediler ama vazgeçmiyorlar. Mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. FETÖ ve PKK terör örgütü kesinlikle iletişim içindedir. Aralarında ittifak olduğu söylenebilir" dedi.
GÖZYAŞLARI İÇİNDE ANLATTI
Başsavcı Kamil Erkut Güre 15 Temmuz darbe teşebbüsü gecesini anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Zaman zaman konuşmasını kesmek zorunda kalan Güre, şunlmarı söyledi:
"Akşam Sakarya'daki oğlum telefonla arayıp televizyonu açmamı söyledi. Televizyonu açtığımda köprünün kapatıldığını gördüm. Bazı arkadaşlarla görüşme yaptığımda FETÖ'cülerin darbe yaptığını ve güvenli bir yere geçmemi söylediler. Büyük kaygı içine girdik. İnsiyatifi ele alarak arkadaşlara konuşma yaptım. Başsavcı vekili Kurtça Eker'i aradım ve 'Bizden kim varsa çağır' dedim. Bir hakim arkadaşın evinde toplantı yaptık. Yargı olarak bu darbe girişimine karşı direneceğimizi söyledim. Askeri zevatı aradım. Hava üssü komutanları, Alay Komutanı ve Kolordu Komutanı telefonumu açmadı. Sadece Jandarma Bölge Komutanı Musa Çitil telefonumu açtı. Kendisine darbeye karşı direneceğimizi söyledim. Kendisine 'Nerede duruyorsun paşa?' dedim. Kendisi de 'Emrimde 8 bin kişi var. Emrimdeki bir asker darbe yönünde mermi sıkarsa kafasına sıkarım, emrinizdeyim' dedi."
BİZE 5 SAAT KAYBETTİRDİ
Diyarbakır'dan 6 uçağın kaçırıldığı bilgisini aldıklarında hava üssüne girmeye karar verdiklerini ifade eden Güre, "Kolordu Komutanı'nı arayıp adliyeye çağırdım. Önce tereddüt etti, sonra geldi. Dışarıdaki askeri yoğunluğu bilmeden kendisine konuşma yaptık. Hava üssüne gireceğimizi söyledim. Çağırdığımız kişi darbenin Sıkıyönetim Komutanıydı. Uçakların kalkmaya devam etmemesi için hava üssüne el koyacağımızı söyleyip, kuvvet talebinde bulundum. Üsse girmememiz için her türlü bahaneyi uydurdu. Bize tam 5 saat kaybettirdi" dedi. Aynı gece Semih Terzi'nin hava üssüne geldiğini ve 6 uçağın kaçırıldığını tespit ettiklerini kaydeden Başsavcı Güre, "Kolordu Komutanı'nın makamına gittik ve orada da zaman kaybettirildik. Soruşturma başlattıktan 9 saat sonra hava üssüne girebildik. Daha önce girmemiz gerekirdi. Hava Üssü'nde bulunurken Semih Terzi'nin özel kuvvetler ekibinin bilgimiz dışında 7'nci Kolordu Komutanı talimatı ile kolorduya götürüldüğünü tespit ettik. Halbuki üsteki herkes için gözaltı talimatımız vardı. Kolordu Komutanı bunu biliyordu. Bunu bilmesine rağmen o unsurların bize teslimi yerine, kendi yetkisi altındaki birime çektiğini tespit ettik. Bunlar Semih Terzi'den arta kalan unsurlardı. Garnizon Komutanı, Semih Terzi'nin gidişini ve uçakların kalkışını engellememiş" diye konuştu.
HER TÜRLÜ SERTLİĞİN DAHA FAZLASINI YAPARIZ
Hava üssünde 30 civarında uçak olduğunu öğrendiğinde dehşete düştüğünü belirten Güre, sözlerini şöyle sürdürdü: "O uçakların tamamının kaldırılması halinde Ankara'da korkunç bir tablo çıkacaktı. İlk hedefimiz o uçakların kalkmasını engellemekti. Tüm uçakları uçamaz hale getirdik. Subay olan tüm personeli gözaltına aldık ve uçakların kalkmasını engelledik. Tüm uçaklara suç eşyası olarak el koyduk. O uçakların kaldırılması korkunç bir tablo olabilirdi. Zor bir geceydi. Allah öyle bir geceyi yaşatmasın. Ama yaşatırlarsa da karşılığında aynı kararlılığı göreceklerini bilsinler. Daha ağırıyla karşı karşıya kalırlar. Daha ağır muameleler görürler. Hukuki olarak her türlü sertliğin daha fazlasını yaparız. Bundan çekinmeyiz. Bu ülkede darbeleri düşünen varsa bir daha düşünsün. Bu ülkeyi tanıyanlar akıllarının ucundan bile darbeyi geçirmesinler."
DİYARBAKIR'DA BİN 388 BYLOCK KULLANICISI
Savcılık istatistiklerine göre, Diyarbakır'da FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik soruşturmalarda 1 yıl içerisinde 5 bin 477 kişi hakkında işlem başlatılırken, 897 kişi hakkında tutuklama, bin 219 kişi hakkında isi adli kontrol kararı verildi. Gözaltına alınan 927 kişi serbest bırakılırken, 91 kişi hakkında ise yakalama kararı çıkarıldığı kaydedildi. İstatistiklere göre Diyarbakır'da bin 338 kişinin Bylock programı kullandığı tespit edilirken, bu konuda bin 635 adet GSM hattının da belirlendiği ifade edildi.
İstatistiklere göre Diyarbakır'da bir yıl içerisinde PKK/KCK terör örgütüne yönelik soruşturmalar kapsamında 4 bin 43 şüpheli hakkında işlem başlatılırken, 937 şüpheli tutuklandı, bin 401 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verildi. Savcılık kayıtlarına göre Ak Parti Lice ilçe Başkan yardımcısı Orhan Mercan'ın hayatını kaybettiği saldırı ile ilgili gözaltına alınan 30 şüpheliden 20'si ifadeleri alınıp sonra serbest bırakılırken, 10 kişi ise halen gözaltında bulunuyor.
MİLLETVEKİLLERİ HAKKINDA 182 YENİ FEZLEKE
Kayıtlara göre yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasından sonraki dönem olan 20 Mayıs 2016 tarihinden itibaren, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca milletvekilleri hakkında toplam 182 adet yeni fezleke düzenlendi.
146 TON ESRAR ELE GEÇİRİLDİ
Yürütülen soruşturmalar kapsamında kaçakçılık ile uğraşan 650 şüpheli hakkında işlem yapılırken ve bu soruşturmalar kapsamında 5.5 milyon paket kaçak sigara ele geçirildi. 1 yıllık süreçte Diyarbakır genelinde 2 bin 66 şüpheli hakkında uyuşturucu ticareti nedeniyle işlem yapılırken 146 ton 600 kilogram esrar maddesi, 11 milyon kök hintkeneviri ve 105 kilo 268 gram eroin maddesi ele geçirildi.
Kaynak: Diyarbakır Söz