Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, dün merkez Sur İlçesi'nde bulunan kentin simgelerinden tarihi Dört Ayaklı Minare'de basın açıklaması yaptı. Bu sırada Gazi Caddesi'nde taksiden inip 2 polisi şehit edip, 1 polisi de yaralayan örgüt üyeleri Elçi'nin de bulunduğu bölgeye doğru kaçtı. Ellerinde silahla bölgeye koşarak gelen 2 PKK'lı gören, Elçi'nin yaptığı basın açıklaması için bölgede bulunan güvenlik güçleri de ateş açtı. Çatışma sırasında Elçi, ensesinden tek kurşunla yaşamını yitirdi.
Hayatını kaybeden Elçi'nin cenazesi dün sabah saatlerinde Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi morgundan avukatlar tarafından omuzlarda alındı. Elçi'nin tabutunun üzerine Diyarbakır Barosu'nun amblemi olan bir örtü serilerek, cenazesi töreninin yapılacağı Koşuyolu Parkı'na doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş sırasında Elçi'nin fotoğrafının bulunduğu Türkçe ve Kürtçe, 'Seni unutmayacağız' yazılı pankart taşındı. Omuzlarda cenaze aracına kadar omuzlarda taşınan Elçi'nin cenazesi, Elazığ Caddesi'ndeki Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı binası önünde, üzerinde Elçi'nin fotoğrafı ile 'Barış elçisi' yazılı fotoğrafının bulunduğu cenaze aracına alındı.
Aracın önünde CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili ve eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı, avukatlar ile halkın bulunduğu kalabalık yürüyerek, 3 kilometre uzaklıktaki Koşuyolu Parkı'na gitti. Tören alanına getirilirken, Elçi'nin tabutunun üzerine sarı, yeşil ve kırmızı renklerden oluşan bir örtü serildi.
ONBİNLERCE KİŞİ KATILDI
Elçi için Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlenen cenaze törenine HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, 80 ilin baro başkanları, HDP'li milletvekilleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, İstanbul Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar'ın da aralarında olduğu belediye başkanları, Elçi'nin eşi Türkan, çocukları Arin, Nazelin ile onbinlerce kişi katıldı.
DEMİRTAŞ: YATAĞINDA ÖLMEYECEĞİNİ BİLENLERDENDİ
Törende konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Elçi'ye Allah'tah rahmet, tüm ailesine başsağlığında bulunarak, şunları söyledi: "Allah bir daha bir yoldaşımızın tabutu üzerinde konuşmaya mecbur etmesin. Elçi, halkımıza emanet olsun. Barış, özgürlük, demokrasi uğruna adanmış bir ömür. Herhalde bu yola adanmış bir ömür, böylesi bir dönemde, yumuşak bir yatakta son bulmayacaktı. Tüm özgürlük sevdalıların geçiş yolu budur. Allah hepimize böyle bir yaşam ve ölüm nasip etsin. Önemli olan nasıl öldürüldüğümüz değil, nasıl yaşadığımızdır. Bizler her saniyemizi halkımızın değerlerine, kutsallarımıza adayarak yaşayacağız. Tahir Elçi böyle demişti. Son saniyesine kadar barışı ağzından eksik etmemişti. Topraklarımızda çok acı, ölüm, kan gördük. Her gün cenazeler kaldırdık. Morg ve mezarlık kapılarında büyüdük. Ama bunu kader olarak kabul etmedik. Bu topraklara barış getireceğiz. Elçi'nin dediği gibi kan, ölüm istemedik. Topraklarımızda barış içinde yaşamak istedik. Ahmet Arif'in dediği gibi, 'Bu dur, katlimize ferman'. Koşullar ne olursa olsun barış savunmak için cesur olmak gerekir. Bunun için bedel ödemek gerekir. Tahir Elçi biliyordu. Yatağında ölmeyeceğini bilenlerdendi. Hepimiz bu yola böyle çıktık. Çocuklarımız yataklarında rahat ölsünler diye canımız ortaya koyduk. Bizi böyle korkutacakların zannediyorlarsa yanılıyorlar. Sevgili eşinin de belirttiği gibi binlerce, on binlerce faili belli insan karşılayacak Tahir'i. Onların da yaşam öyküleri Kürdistan toprağı gibi acılıdır. Her birinin acı öyküsü toprağımız acılı tarihi ile aynıdır. Seni bu topraklar emanet ediyoruz. Şükürler olsun ki dostlarımız, halkımız var. Mücadeleni sürdürecek yiğit gençlerimiz var. Bu gün yüz binler ardından yürüyor."
"CİNAYETİN TAM OLARAK AYDINLANACAĞINDAN ŞÜPHEMİZ VAR"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu cinayetin tam olarak aydınlanacağına dair şüpheleri olduğunu söyledi: "Haklı olarak şüphemiz var. O kadar çok yaşandı ki, hiç birini adalet sağlanacak diye rahat uğurlamadık. Bu devlet hiçbir zaman bizim devletimiz olamadı. Eline geçiren kendi mülkü gibi kullandı. Herkesin, hepimizin olsun diye çok uğraştık. Tahir'i öldüren devlet değil, devletsizliktir. Kürt halkı bunu çok iyi bilsin. Çünkü biliyoruz ki barış elçisi başkanımızın arkasından 'oh olsun' diyen maalesef on binler de var. Ankara'da bu acıyı yüreğinde hissetmeyen bir yönetim var. Nasıl devletimiz diyebiliriz. Acıda bile ortaklaşamayan bir toplum nasıl bir arada yaşayabilir. Biz bu özgürlük mücadelesini, kervanın başarıya ulaştıracağız. Gözün arkada kalmasın Tahir Elçi. Böyle olmasını istemezdik. Keşke bize nasip olmasaydı senin tabutunun önünde konuşmak. Kolay değil ama bu günlerde geçecek. Tüm acılar bu topraklarda bir gün çiçeğe dönecek. Tüm şehitlerimize tüm doğa selam duracak."
TÜRKAN ELÇİ: BİZİM GİBİ FAİLİ MEÇHULLERE BİR ÖMÜR ADADIN
Törende sık sık çocukları Arin ve Nazelin'e sarılarak gözyaşları döken Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, şöyle konuştu:
"Seni faili meçhuller ordusu karşılayacak. Tanıtmaya ne hacet, seni bütün faili meçhuller, seni bütün ailen tanır. Biz seni buradan izledik. Bizim gibi faili meçhullere bir ömür adadın. Kaldı mı senin gibi kınalı güvercinler. Elçi'nin gülümseyen yüzüne bir akşam inecek. Valla ne diyeyim, geldiğim yerde topu topu bir avuç güvercin vardı. Leş kargalar, kartallar, şahinler kol geziyordu. Ona diyecekler 'Sen bizi savundun, peki, seni kim savunacak?' Benim gibi düşünen eşim var, arkadaşlarım var' diyecek. 'Bugün dilekçe verdim, yurtdışı yasağım kalktı, artık özgürüm, kıtaları, denizleri fersah fersah gezeceğim.' Bütün faili meçhuller onu bağrına basacak. Dört Ayaklı Minare'nin en tepesine konulacak. 'Tarih anlayacak beni. Kirli medya, beni hedef gösteren gazeteler hoşça kalın, beni anlamak istemeyenler, dudak bükenler, geçirdiğim işkence tezgâhları, faili meçhulün yetimleri hoşçakalın, çocuklarım, eşim hoşçakalın' diyecek."
"KARDEŞİM HEDEF GÖSTERİLDİ"
Kürtçe konuşan Tahir Elçi'nin ağabeyi Ahmet Elçi, devletin kardeşini hedef gösterdiğini öne sürdü. Elçi şöyle devam etti:
"Benim kardeşim katledildi. Kardeşim ilk şehidimiz değildir ve son şehidimiz de olmayacak. Bunu böyle bilmek gerekir. Ama işgalciler, zorbalar, faşist alçaklar bilsinler ki hiçbir zaman Kürt halkın yıldıramazlar. Halkımız sonuna kadar direnecektir. Tahir ölmedi ve ölmeyecek. O özgür bir insandı. Bilin ki devlet elimize ayağımıza kelepçe vurabilir ama asla bizim beynimize kelepçe vuramaz. Onun için özgürüz. Beynimize kelepçe de vurdurtmayacağız. Biz ve halkımız dostlarımızla birlikte direneceğiz. Bunun için buraya Türkiye metropollerinden, Amed, Botan, Serhat ve tüm Kürdistan'dan gelen herkesi selamlıyorum. Halk olarak sonuna kadar direneceğiz. İşgalcilere asla boyun eğmeyeceğiz. Tahir sosyalistlerin, Ermenilerin, Asurilerin tüm Kürtlerin kardeşiydi. Bir Kürt aydın olarak devlet tarafından katledildi. Tarih boyunca bu devletin defalarca Kürt aydının katliamdan geçirdiğini görüyoruz. Ama halkımız yılmayacak ve kazanan biz olacağız."
ANLI: MÜCADELESİNİ SÜRDÜRECEĞİZ
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Fırat Anlı, Türkçe ve Kürtçe yaptığı konuşmada, Tahir Elçi gibi arkadaşlarının kendilerine büyük bir miras bıraktığını söyledi. Anlı, "bölgedeki her yerde 1990'lı yılların faili meçhul cinayetlerinin 'kuyruğunu bırakmayan', mücadelesini verirken JİTEM'in nefesini de ensesinde hisseden devrimci bir insanın son yolculuğu için bir arada olduklarını söyledi. Anlı, şöyle konuştu:
"Şunu biliyoruz ki bizim için bundan sonra yük daha ağırdır. Omuzladığımız her türlü sorumluluk daha ağırdır. Bunun bilinciyle yaklaşacağız. 90'lı yıllarda birçok arkadaşımız gibi Yeşilyurt, Botan, Lice ve Amed'te, zindanlarda, işkencehanelerde nerede haksızlığa uğrayan bir insan varsa onun öncülüğünde, beraber direndik. Bunun için tüm Kürdistan buraya akmış durumda. Bunun için halkımıza teşekkür ediyorum. Botan'a selam yolluyorum. Böylesi bir evladı yetiştirip Amed'e gönderdiği için. Bu gün binlerce insanla onu paytahtta uğurluyoruz. Hiçbir insanımız artık korku duvarıyla engellenemez. Bu halk aştı korkuyu. Özgürlüğü yaşıyor. Amed, Rojava, Botan, Serhat, İstanbul'da bu özgürlüğü yaşıyor. Tahir gibi arkadaşlar bize büyük bir miras bıraktılar. Bizde bunu büyütüp mücadelesini sürdüreceğiz."
SANIK YAPTILAR, BU DA YETMEDİ MAKTUL YAPTILAR
Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu adına konuşan Başkan Yardımcısı Ahmet Özmen, her ölümün acı ve bir kayıp olduğunu söyledi. Özmen, şöyle konuştu:
"Çok özel ölümler; ayrılırken ders veren ayrılıklardır. Bu dünyadan ayrılışı bütün insanlar için gurur ve onur dersidir. O görevini ifa ederken, her zaman hukukun üstün olmuş, mazlumun yanında durmuş, hukuk katledenlerin karşısında olmuştur. Hukuk katledenleri rahatsız etmiştir. Onurlu bir şekilde tavır alışını hep gözlemledik. Hukuk mücadelesini veren, bu uğurda işkence gören, cezaevine giren Elçi'yi alçakça bir saldırıda kaybettik. Baro, savunma camiası olarak bu cinayetin failini, katilini tanıyoruz. Faili malum cinayetleriyle bölgeyi kana bulayan, yazarları, aydınları, siyasetçilerin katledilmesine ortam hazırlayanlar, yargı önüne geçip hesap vermelerini engelleyenlerdir. Yargısız infazları ortaya çıkardığı için bu insanlık dışı çetelerin hedefi olmuştur. İktidarın en üst yetkileri, medya organlarını kullanılarak siyasal linçe maruz kaldı. Bu linç kampanyasına karşı başkanımız Twitter hesabından şu cevabı vermişti: '1990'lı yıllardan bugüne JİTEM'ci ağababalarınıza ve generallerinize boyun eğmedim, sizden mi korkacağım. Yargı tarafından hukuk dışı bir şekilde gözaltına alındı ve yargılandı. Başkanımızın katledilmesinde bu kesimlerin parmağı vardır. Henüz otopsi yapılmadan, olay yeri inceleme yapılmadan alelacele yapılan yönlendirici girişimler düşündürücüdür. Bir de hiçbir yasal dayanağı bulunmayan Cizre, Sur, Silvan gibi günlerce süren sokağa çıkma yasağı Elçi'nin cinayetine yön verendir. Hepimiz halkı için, barış için, hukuk için yaptıklarına şahidiz. JİTEM'ci ağa babalarına boyun eğmedin. Artık 'terörle mücadele gerekliği' adı altında Kürt halkının evlatlarını bir bir yok edilmesini kabul etmiyoruz. Bunun canlı tanığız, sanık yaptılar, bu da yetmedi maktul yaptılar. Faillerinin derhal yakalanıp yargılanmasını istiyoruz. Katillerin takipçisi olacağız, yakalarını bırakmayacağız. Elçi'nin son sözleri bize mirastır. 'Tarihimize, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkalım.' Sevgili Elçi gözün arkada kalmasın. Söz veriyoruz. Kürt halkı savunmasız kalmayacak. Tarihimize, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkacağız. Elinden düşürmediğin hukuk ve insan hakları bayrağını yerde bırakmayacağız."
Konuşmaların ardından Elçi'nin cenazesi toprağa verilmek üzere Bağlar İlçesi'ndeki Yeniköy Mezarlığı'na götürülürken, törene katılanlar tabuta karanfiller bıraktı. Koşuyolu Parkı'ndaki tören sırasında bir grup Abdullah Öcalan posteri ve PKK flamaları açtı. Törende, 'İntikam, intikam' sloganları da atılırken, 'PKK terör örgütü değildir' Tahir Elçi ve 'Boyun eğmedim sizden mi korkacağım' yazılı büyük pankartlar açıldı. Tören alanında yoğunluk nedeniyle zaman zaman izdiham görülürken park alanı dolması nedeniyle kalabalığın büyük bölünü de dışarıda kaldı. Elçi'nin cenazesinin hastaneden tören alanına getirilirken frekans karıştırıcı Jammer'ler devreye sokuldu. Cenaze konvoyunun geçiş yapacağı güzergah üzerinde güvenlik güçleri zırhlı araçlarla önlem aldı.
MEZARLIKTAKİ TÖREN
Tahir Elçi'nin cenazesi Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önündeki törenin ardından Büyükşehir Belediyesi'ne ait cenaze aracıyla merkez Bağlar İlçesi'ndeki Yeniköy Mezarlığı'na götürüldü. Elçi için Yeniköy Mezarlığı Camii'nde cenaze namazı kılındı.
PKK FLAMA VE MARŞLARI
PKK flamaları ile Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bayraklarını taşındığı törende slogan atıldı. Zaman zaman PKK marşlarını da okuyan kalabalık, Elçi'nin cenazesinin taşınması sırasında ezilme tehlikesi geçirdi.
Tahir Elçi'nin cenazesinin Yeniköy Mezarlığı'nda hazırlanan mezara defnedilmesi sırasında, arkadaşları, yakınları ve çocukları sinir krizi geçirdi. Elçi'nin annesi ve bir kardeşi, mezarının başında gözyaşlarına hakim olamadı. Ağabeyi Ahmet Elçi de mezara toprak atılması sırasında kürek bulamadığı için elleriyle kardeşinin mezarına toprak atmaya çalıştı. Dini vecibeleri yerine getirildikten sonra imam, törene katılanlardan helallik istedikten sonra kalabalık dağıldı.
Kaynak: Diyarbakır Söz