Kentteki temasları kapsamında Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi Konferans Salonu'nda "Nesilden Nesile Tecrübe Konuşuyor" adlı programda gençlerle buluşan Şentop, sabahın erken saatlerinden itibaren Diyarbakır'da olduğunu ve Dicle Üniversitesinin (DÜ) akademik yıl açılışına katıldığını söyledi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle uzun bir aranın ardından yeniden başlayan yüz yüze eğitime öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiğini belirten Şentop, "Geçen yıl özellikle biraz kapalı kalmak, okuldan, üniversiteden, derslerden, hocalardan, kitaplardan biraz uzak kalmak hepimizi bir hasret içerisine, özlem içerisine sokmuş. Bu bakımdan öğrencilerin yüz yüze ilgisi, alakası çok yüksek. Her yerde, daha önceki yıllarda görülmeyecek derecede dersleri takip eden fazla sayıda öğrenci bulunuyor. Tabi iyüz yüze öğretim konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız kararlılığımızı ifade etti. YÖK'ün de bir kararı var zaten, üniversitelerimizin kararı var." dedi.
"BÜTÜN DÜNYAYI SARAN BİR FELAKETLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Salgınla ilgili şartların devam ettiğine ve bu açıdan kısıtlamaların da sürdüğüne değinen Şentop, herkesin maske ve mesafe kuralına uyması gerektiğinin önemini anlattı.
Maskesiz olanları gördüğünü ifade eden Şentop, şunları kaydetti:
"Kalabalık içerisinde maskelerimizi takalım lütfen. Çünkü dünya bu süreçte bugüne kadar rastlanmamış derecede bir felaketle karşı karşıya ve bütün dünyayı saran bir felaketle karşı karşıyayız. İnsanlığa kazandıracağı tecrübeler de var. Belki en önemlisi işte zaman zaman haberleri alıyoruz. Yeni bir mutasyonlar karşı karşıyayız, işte şurada çıktı, yeni isimlendirmeler yapıyorlar. Herhalde artık isimlendirmeleri bırakıp numara mı verecekler mutasyonlara bilmiyorum. Aşılar mutasyonları da cevaplıyor mu? Onlara karşı da koruyucu deniyor ama nereye kadar gidecek onu da tam bilemiyoruz. Ayrıca belki bu yöntem eğer komplo teorilerinde olduğu gibi, tespit edilebilmiş bir şey değil ama bir biyolojik silah olarak tasarlanmış bir şey ise çıkışı itibarıyla belki buna benzeyen virüslerle insanlığın, dünyanın karşılaşması ihtimali de var bu yüzden."
Şentop, tedbirleri alarak yaşamaya alışmak gerektiğini anlatarak, devleti yönetenler olarak gelecekteki ihtimalleri dikkate alarak çalışmaları ve yatırımları yapmaları, altyapıyı buna göre kurmaları gerektiğini bildirdi.
"Türkiye uzun yıllar, belki 50 yıldan fazla bir zamandır hep kısır çekişmeler içerisinde kaldı. Basit, siyasi, ideolojik tartışmalarla vakit kaybetti." ifadelerini kullanan Şentop, bunun Türkiye'ye büyük maliyetleri olduğunu dile getirdi.
"Çok şükür Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2002'den itibaren hem o geçmişte boşa geçirilen vakitleri telafi edecek yatırımlar, çalışmalar yapıldı hem de geleceği düşünerek çalışmalar yapıldı." diyen Şentop, şöyle devam etti:
"İşte en önemlisi sağlık altyapısıyla ilgili yapılan çalışmalar. Biliyorsunuz birçok siyasetçi bunları eleştiriyordu. 'Şehir Hastanelerine bu kadar parayı niye aktarıyorsunuz?', 'Bu kadar yatırım niye yapıyorsunuz?', 'Bu hastaneler bomboş.', 'Hasta bu hastaneleri karşılamaz.' gibi birtakım yorumlar, değerlendirmeler yapıyorlardı. Birden bire karşımıza salgın süreci çıkınca Türkiye'nin buna ne kadar hazırlıklı olduğu anlaşıldı. Avrupa Birliği'nin Türkiye ilerleme raporu var. Orada raportörler Türkiye'yi birçok bakımdan, bulabildikleri her noktadan hep eleştirirler. Fakat salgın süreciyle ilgili değerlendirmelerde Türkiye'nin bu süreci büyük bir başarıyla yönettiği, sağlık altyapısının ne kadar önemli, kıymetli olduğu, ne kadar büyük olduğu orada ifade ediliyor."
Salgının ilk aylarında Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkenin büyük sıkıntılar yaşadığını anımsatan Şentop, buralarda sağlık altyapısının olağan dönemlere göre düşünülüp hazırlandığını aktardı.
Şentop, söz konusu ülkelerde olağanüstü dönemde ne yapılacağı konusunda kimsenin bir fikri olmadığını aktararak, diğer taraftan sağlıkla ilgili sosyal güvenlik kapsamının da yeterli olmadığına dikkati çekti.
"O dönemde Türkiye sadece sağlık altyapısıyla değil insanlıkla ilgili, dünyayla ilgili vizyonu, yaklaşımı bakımından da çok büyük takdir topladı." diyen Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Salgın döneminin başından itibaren 2020'de, 2021'de birçok meclis başkanıyla temaslarımız oldu. Bunların önemli bir kısmı ya telefonla ya çevrim içi görüntülü konferanslarda, toplantılarda oldu. Son zamanlarda da çok hızlı ve yoğun bir şekilde birçok ülkeyi ziyaret ettim, gelen misafirlerim oldu. Karşılaştığımız bütün meclis başkanları önce işte selamlıyoruz, 'Nasılsınız? İyi misiniz?' arkasından bunlar Türkiye'ye teşekkür ederek sözlerine başlıyorlar. Niye? Çünkü Türkiye bu dönemde salgın sürecinin başlangıcından itibaren 156 ülkeye sağlık malzemesi yardımında bulundu. Maskeden tutun, vantilatör, solunum cihazına kadar. Baktığımızda tabii şu anda hepimizin alıştığı ama salgın sürecinin ilk başlangıcında büyük ihtiyaç olarak görülen ve hatta 'Bunları nereden bulacağız?' diye paniğe sebep olan malzemeler bunlar."
"ALLAH'A ŞÜKÜRLER OLSUN, TÜRKİYE O ZAMANIN TÜRKİYESİ DEĞİL"
Etrafa bakıldığında 100 yıl öncesinin meseleleriyle karşı karşıya olduklarının altını çizen Şentop, aynı sorunların benzer mahiyette karşılarına çıktığını söyledi.
Türkiye'nin genç nüfusunun önemine dikkati çeken Şentop, "Allah'a şükürler olsun, Türkiye o zamanın Türkiyesi değil. O zaman onlarca yıl cepheden cepheye koşan, savaşlardan gelen, ekonomik olarak büyük bir yıkım içiresinde olan bir devletimiz vardı. Toprak kaybetmiş, nüfus kaybetmiş, ekonomik imkanlarını kaybetmiş bir devletimiz vardı. 1928'de nüfusumuz 13 milyondu fakat bugüne geldiğimizde aynı sınırlar içiresindeyiz ama nüfusumuz 85 milyon. Çok büyük bir kıymet ifade eder. Günümüz dünyasında bunun değeri her zaman vardı ama şimdi daha da artmış hale geliyor. Bilhassa genç nüfus çok önemli." dedi.
Konuşmasının ardından gençlerin sorularını cevaplayan Şentop, karakalem resmini hediye eden gençlerle fotoğraf çektirdi.
Kaynak: Diyarbakır Söz