Diyarbakır’da restorasyon çalışmaları sırasında 11 Ocak’tan bu yana faili meçhul kafataslarının ortaya çıkmasıyla harekete geçen sivil toplum kuruluşları, Ergenekon’un Fırat Nehri’nin doğusundaki adının JİTEM olduğunu ve bir an önce olayların aydınlatılması gerektiğine işaret ediyor. Diyarbakır’daki 46 STK temsilcileri, İçkale’de bir araya gelerek, ortaya çıkan faili meçhul cinayetlerle ilgili açıklama yaptı. Sivil toplum kuruluşları adına tepkilerini dile getiren Memur-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Aziz Aslan, Fırat’ın doğusunun cumhuriyetle birlikte katliam ve yargısız infazlardan kurtulamadığını söyledi. Batıdaki kazılardan çıkan lav silahlarıyla bombaların bölgede kullanıldığının ortaya çıktığını belirten Aslan, “İçkale bulunan ve geçmişte Jandarma Merkez Komutanlığı, 7. Kolordu Komutanlığı daha sonra cezaevi, adliye ve en son olarak da JİTEM karargahı olarak kullanıldı. Şimdi bu bölgede sürdürülen kazı çalışmalarında insana ait, 28 kafatasına ulaşıldı.” dedi.
Batıdaki kazılardan çıkan lav silahlarının nasıl bir vahşete yol açtığının ortaya çıkan kafataslarından anlaşıldığını ifade eden Aslan, Türkiye’de 17 bini aşkın insanın masum bir şekilde öldürüldüğünü belirtti. Masum insanların beraat ettiği halde adliye kapılarının çıkışında beyaz Toroslara bindirildiklerini kaydeden Aslan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “İnsanlar, beyaz Toroslara bindirilip nasıl faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bilinmektedir. Bunlardan bir kısmının asit kuyularına atıldığı, bazılarının toplu mezarlara gömüldüğünü itirafçıların, itiraflarından anlıyoruz. Bugüne kadar 12 toplu mezar kazısı yapıldı. Bu kazılarda, toplam 162 kişinin cesedi çıkarıldı ve teşhis edildi. Türkiye'de halen hakkında başvuru yapılan ve kazılması istenen 255 toplu mezar gerçeği var. Bu mezarlarda ise 3 bin 274 kişinin olduğu ifade ediliyor. İçkale'de bulunan 28 kişiye ait kafatası ve kemiklerin Adli Tıp'a gönderildiği açıklandı. Birçok olay, bu kurumun bürokratik işleyişinde kaybolabilmektedir.”
Kemiklerin bir iki hafta içerisinde kimlere ait olduğunun ortaya çıkarılabileceğini söyleyen Aslan, haftalar geçmesine rağmen ortada henüz bir raporun olmamasının kaygı verdiğini aktardı. Gizlilik kararını da eleştiren Aslan, bu kararla aramalara kayıp yakınlarının dahil edilmediğini ve aramaların da yavaş yapıldığını ilerisürdü. Kazı çalışmasının hazlandırılmasını isteyen Aslan, “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilmesi gereken zorla kaybedilme Türkiye'de, yakın geçmişe kadar da sıkça başvurulan bir yöntem oldu. Bu yöntemin en fütursuzca uygulandığı yer yıllarca OHAL koşullarında yönetilen Kürt illeri, uygulayanlar ise JİTEM oldu. Son iskeletlerin JİTEM karargahında çıkmış olması bölge insanının karşı karşıya kaldığı vahameti gözler önüne sermektedir.” şeklinde konuştu.
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde görev yapan komutanların sıkıyönetim ve OHAL şartlarından dolayı geniş yetkilerle donatıldıklarını kaydeden Aslan, her türlü hukuksuzluğu bizzat yönettiklerini söyledi. JİTEM’in infaz timlerindeki itirafçı, korucu gibi sivil unsurların sorumlular arasında olduğunu dile getiren Aslan, sayısı 10 bin rakamlara ulaşan kayıpların sorumluları arasında zikredildiklerini belirtti. Bunlardan bazılarının itiraflarda bulunduğunu anlatan Aslan, sözlerine şöyle devam etti: “İtilaflarda bulunuyor, gösteriyor, isim veriyor, faaliyetlerin devam ettiği gerçeğini haykırıyor. JİTEM'in bir başka versiyonu olan Ergenekon konusunda operasyonlar yapıldı. Bu yapıyla bağlantılı olarak yerlerden adeta silahlar fışkırdı ve bulunan silahlarla eşzamanlı olarak çok sayıda kişi tutuklandı. Oysaki Ergenekon'un asıl ürediği ve meşruiyet bulduğu yapı JİTEM olmuştur. Bu gerçeğe rağmen itirafçıların itiraflarına da yansıdığı üzere 150 kişi olarak da 'ifade edilen bu kişilerin birçoğu aktif olarak hala görevlerinin başında bulunmaktadırlar.”
Bu gerçeğe rağmen Ergenekon'da olduğu gibi bu kanlı yapının üzerine neden gidilmediğinin bir soru işaret olarak durduğuna işaret eden Aslan, Ergenekon'un Fırat'ın doğusundaki ayağı olan JİTEM’in cinayetlerinin üzerine gidilmemesi halinde bu günaha ortak olmayacaklarını dile getirdi. Bu vebali işleyenlerden hesap sorulması gerektiğine dikkat çeken Aslan, sorulmaması halinde kendilerinin hesap soracağını ifade etti.
MECLİS’TE KURULACAK KOMİSYONLA MEÇHULLER AYDINLATILMALI
Mecliste kurulacak bir komisyonla tüm faili meçhullerin aydınlatılması gerektiğini anlatan Aslan, hükümetin bu vahşetlere ortak olmak istemiyorsa JİTEM bataklığını bir an önce kurutması tavsiyesinde bulundu. Yıllardır kayıp çocukların bulunmasını isteyen annelerin yüreğine su serpilmesi gerektiğine vurgu yapan Aslan, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlık onuru için tarifte yüzleşmek adına bu vahşetlerin ifşası ve sonraki nesillere ibret teşkil etmesi için TBMM'ce geniş yetkilerle donatılmış bir komisyon oluşturulmalı. Bu komisyon tam yetkili kılınarak geçmişteki karanlık olayların aydınlatılması için imkan tanınmalıdır.”
Kaynak: Diyarbakır Söz