Dicle Üniversitesi’nin Dicle Vadisi’ni içerisine alan arazisi içerisinde, daha önce buraya gömülen tıbbi ve kimyasal atıklar, toprağın sürülmesiyle birlikte yüzeye çıktı. Enjektör, kanül, serum şişesi, askısı, , çeşitli ilaç tabletleri ve kimyasal asit şişelerinin tarıma açık bir alana yayıldığı gözle görüldü.
Bu atıklar yağmur suları ve aradan geçen su kanallarıyla Dicle Nehri’ne karışıyor.
‘KAÇAK YOLLARLA GETİRİP DÖKÜYOR’
Geniş bir alana çok sayıda ve çeşitte yayılan atıkların imha edilmesi gerektiğinin altını çizen Ekoloji Derneği üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Kanay, “Tıbbi atıkların, ilgili şirketlere toplatılıp bertaraf edilmesi gerekirken Dicle Üniversitesi bu parayı ödememek için kaçak yolla getirip Dicle Vadisi’ne atmış. Bu insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik açısından büyük bir tehlike arz etmektedir. Burada mikrobik kalıntılar da söz konusu. Enjektörü, serumu insan kanına batırıp, artıklarını toplayıp buraya atmışlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Bu suçtur, doğaya, insanlığa ve mevcut yasalara karşı bir suçtur. Bu suçun cezasının ödetilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
TIBBİ ATIKLARIN ÜZERİNDE TARIM YAPILIYOR
Tıbbi atıkların yanında moloz, evsel atıklar ve doğada çözünmeyen çöplerin de bırakıldığı araziden geçen insan ve hayvanların direkt temasla bu kimyasallara maruz kalabileceğini belirten Kanay, “Nerdeyse 50 dönümlük bir alanda bu atıklar görülüyor. Bu tarlaya gömülen kimyasal ve tıbbi atıkların üzerinde buğday, arpa ekiliyor. Bu kimyasalların buğdaya ve arpaya geçmeyeceğini kimse garanti edemez. Yıllardır meyan kökü bu vadiden çıkarılıyor. Üreticiler ya da satıcılar gelip buradan meyan köklerini çıkarıyor. Enjektör uçları açıkta, birine batmayacağının garantisi yok. Her açıdan insan, hayvan ve doğa sağlığına tehlike arz ediyor. ‘Ne haliniz varsa görün. İnsan mı gidiyor, hayvan mı gidiyor, diğer canlılar mı gidiyor, biyolojik çeşitlilik mi etkileniyor, nehirler mi kirleniyor’, hiç umurlarında olmamış demek ki.”
Kaynak: Diyarbakır Söz