Çadır kente gitmiyorlar!

Deprem sonrası Koşuyolu Parkı’na konulan çadırlarda kalan depremzedelerin Dicle nehri kıyısında kurulan çadır kente taşınmaya ‘su basabilir’ endişesiyle karşı çıkıyorlar.

Çadır kente gitmiyorlar!

Peş peşe yaşanan iki büyük deprem sonrası kentin çeşitli parklarına gelişi güzel kurulan çadırlarda kalan evleri yıkılan ve ağır hasar alan depremzedeler, Dicle Nehri kıyısındaki boş araziye kurulan çadır kente nakledilmeleri için çalışma başlatıldı. Evleri ‘hasarsız’ olarak değerlendirilen depremzedelerin bir kısmı çadırları boşaltarak evlerine giderken, kalanlar ise yerlerinden ayrılmak istemiyorlar.

‘BURADA ZULÜM VAR: BİR ÇADIR NASIL FAZLA GELİYOR?’

Silvan yolu üzerine kurulan çadır alanının Aralık 2018’de su altında kaldığını hatırlatan depremzedelerin bir kısmı, ‘Nehri yeniden su basabilir’ endişesiyle bulundukları çadırlardan ayrılmak istemiyor. Evleri hasarsız olup da çadıra kabul edilmeyenler ise artçı sarsıntılar devam ederken evlerine girmeye korktukları için çadırı terk etmek istemiyor.

Depremzede Abdulselim Koç, “Malımızdan, canımızdan olduk. Bir çadırımız vardı o da onlara çok gelmiş. Gelmişler ‘çıkın’ diyorlar. Nereye gideceğiz? Fakiriz, mahvolmuşuz nereye gideceğiz? Nereye kadar bu zulüm devam eder Allah bilir. Bir kapı açın bize zulüm var burada. Kaymakam geliyor toplantı yapacak görevliler ‘sizi dışarı alacağız’ diyor. İki ateşin arasında kalmışız. Rahat bırakmıyorlar, bir çadır nasıl fazla geliyor?” diyor.

‘BİR ÇADIRDIR BİR ELEKTRİK, BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ’

Evinde hasar olmadığı için çadırdan çıkarılmak istenen bazı depremler ise, çadırlardan çıkmak istemiyorlar. “Hasar yoksa kendi evine git, kendi evinde ölmemiz mi” gerekiyor diyerek tepki gösteren depremzedeler, “Benim torunlarım var, çocuklarım var. Dünya malına değişmem ben onları. Götürüp binanın altında bile bile ölüme mi terk edeyim? Sizin orada kurduğunuz çadır buzhanedir. Belki buradan daha güzel olabilir. Banyosu, mutfağı, yemeği, duşu, lavabosu olabilir. Bir şey demiyorum ama onu da herkese vermiyorlar. Evleri yıkılanlara, hasar görenlere veriyorlar. Evim hasarlı değil ama artçı sarsıntılar devam ediyor. Ben evime gidip ölürsem kim sorumluluğu üstlenecek? Hiç kimse. Çocuklarım, torunlarım binanın altında kalacağına yer verirlerse gider çadır kentte yaşarım. Bir çadırdır bir elektrik, başka bir şey istemiyoruz. Yemek dahil gidip almıyoruz. Kendi yağımızda kavuruluyoruz."

Kaynak: Diyarbakır Söz