Bölge tabip odaları: Mesleki haklarımız elimizden alınıyor

Diyarbakır'da açıklama yapan bölge tabip odaları temsilcileri, mesleki haklarının ellerinden alındığını belirterek, meslektaşlarına verilen hapis cezalarına tepki gösterdi.

Bölge tabip odaları: Mesleki haklarımız elimizden alınıyor

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da açıklama yapan bölge tabip odaları temsilcileri, mesleki haklarının ellerinden alındığını belirterek, meslektaşlarına verilen hapis cezalarına tepki gösterdi.  

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ile bölgedeki tabip odaları, Kürt hekimler ve odalara yönelik baskılara dair Diyarbakır'ı Sur ilçesinde bulunan bir otelde açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda tabip odası yöneticisi katıldı. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, "Sağlık, sadece klinik düzeyde tanımlanamaz. Sağlık aynı zamanda siyasaldır ve ekolojik bütünlükten ayrı düşünülemez. Yoksulluk, işsizlik, eğitim, savaş, ekolojik felaket ve toplumsal özgürlük gibi konular sağlığın asıl belirleyicileridir” dedi. 

SAĞLIĞIN OLMAZSA OLMAZLARI  

Barış ve demokrasinin sağlığın olmazsa olmazları olduğunu vurgulayan Turan, demokrasi ve barış ortamının olmadığı yerlerde otoriter yönetim anlayışlarının sağlık için tehdit olduğunu söyledi. Turan, “Sağlığı bozan, sağlıksızlık yaratan etmenlerle mücadele etmek önleyici hekimliğin temelini oluşturur. Bunun için emek karşıtı yöntemlere karşı emekçinin yanında olmak, antidemokratik uygulamalara karşı demokrasiyi savunmak, paralı ve ulaşılamayan sağlığa karşı ücretsiz ve ulaşılabilir sağlık hakkını savunmak, savaş ve ekolojik yıkım politikalarına karşı barışı doğayı korumak bunun gereğidir” ifadelerini kullandı.

SAĞLIĞA ERİŞİMDE EŞİTSİZLİK

Turan, bölge kentlerinde sağlıkta yaşanan olumsuzluklara değinerek, hekim açığının olduğunu ve birçok bölümde hekim bulunmadığını aktardı. Bölgede anne ve bebek ölümlerinin fazla olduğunu, sağlığa erişim noktasında sorunlar olduğunu kaydeden Turan, aşılamada son sıralarda yer alan illerin yine bölge illeri olduğunu ifade etti. Turan, bu durumun bölgesel eşitsizliği gözler önüne serdiğine dikkat çekti.             

Olağanüstü Hal’in (OHAL) fiili olarak devam ettiği bölgede tüm eylem ve etkinliklerin yasaklı olduğunu kaydeden Turan, “Mülki idarelerin, kolluğun ve savcılıkların bu saldırıları iktidarın politikalarının izdüşümüdür. İçişleri Bakanı’nın ve Cumhurbaşkanı’nın kurumları ve kişileri açıktan hedef gösterdiği, liyakatsiz kişiliklere de bu hedeflere yönelmeleri ölçüsünde ödüllendirmeler sunduğu düşünüldüğünde, Kürt hekimlere yönelik saldırılardaki pervasızlık daha iyi anlaşılacaktır” şeklinde konuştu. 

YARGILANAN KÜRT HEKİMLER  

Turan, bölge tabip odalarından pek çok yöneticinin 5 yılda haksız ve hukuksuz biçimde yargılandığını dile getirdi. Turan, şunları söyledi: “İyi hekimlik değerlerini savunan Dr. Selim Ölçer, Dr. Adnan Selçuk Mızraklı, Dr. Şemsettin Koç, Dr. Kemal Karadaş, Dr. Osman Sağlam ve Dr. Mehmet Demir’e kurgulanmış mahkemeler ve yalancı tanıklarla ağır cezalar verilmiştir. Suç unsuru içeren somut bir eylemleri olmamasına, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu tür tanık beyanlarının kanıt değeri taşımadığına ilişkin kararlar bulunmasına karşın hukuk dışı bir şekilde, soyut iftiralar kanıt sayılarak ‘hekimlik değerleri mücadelesine’ cezalar yağdırılmıştır. Arkadaşlarımızın mesleklerini yapma hakkı ellerinden alınmış, hastalarıyla ilişkileri kesilmiştir.”

Turan, “İnatla ve kararlılıkla doğru bildiğimizi yapmaya, antidemokratik uygulamalar başta olmak üzere insan yaşamını ve sağlığını olumsuz etkileyen bütün süreçlerle mücadele etmeye devam edeceğiz” diye kaydetti. Turan, şöyle devam etti: "Cezalandırma tehditleri ve baskılar, iyi hekimlik ve insan hakları değerlerini savunmamızı engelleyemeyecektir. Akla mantığa sığmaz şekilde cezalar yağdırılan, sürgüne gönderilen, cezaevine konulan arkadaşlarımızın davalarının takipçisi olacağız."

Kaynak: Diyarbakır Söz