DİYARBAKIR-Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin katledilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı bünyesinde yürütülen idari soruşturmanın raporu, olaydan yedi yıl sonra dava dosyasına girdi.
Soruşturma ve yargılama sürecinde avukatların sürekli dosyaya getirilmesini istedikleri raporun 23 Haziran 2017 tarihinde tamamlandığı ortaya çıktı.
DW'de yer alan habere göre, iki mülkiye ve bir polis başmüfettişi tarafından hazırlanan 56 sayfalık raporun girişinde yer alan "Kapsam dışı bırakılan konular" bölümünde dikkat çekici bir bilgi yer aldı.
Raporun bu bölümünde, olay sırasında sanık polislerden F.T.’nin arkadaşları tarafından "kaçan PKK'lilere doğru değil geriye doğru yönlendirilmesinin" dikkat çekici bulunduğu belirtildi.
Müfettişler, ses çözümü yapılması halinde olayın çözüleceğine dair değerlendirmeyi 22 Aralık 2015 ve 5 Nisan 2017 tarihlerinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na resmi yazıyla bildirdiklerini, ancak defalarca telefon görüşmesi yapılmasına rağmen rapor yazım tarihine kadar savcılıktan kendilerine cevap verilmediğini belirtti.
Elçi'nin can güvenliği ile ilgili istihbari bilgi yok
İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Araştırma Raporu’nda, olay yerinde bulunan veya bilgi sahibi olan 38 polis, 11 gazeteci, 7 avukat ve 3 sivil vatandaşın ifadesi yer aldı. Ancak ifadesi alınan 59 kişi de Tahir Elçi’nin vurulma anını görmediğini söyledi.
Raporda, Elçi’nin can güvenliğinin tehlikede olup olmadığı ile ilgili başvuru veya bilgi olmadığı, basın açıklaması sırasında da böyle bir istihbari bilginin olmadığı ifade edildi.
Müfettişlerin sorusu üzerine valiliğin gönderdiği cevapta ise Elçi’nin can güvenliği ile ilgili bir istihbari durum veya değerlendirmenin İl Güvenlik ve Asayiş Koordinasyon Toplantısı ile İl Asayiş Toplantısı’nda gündeme gelmediği belirtildi.
İstihbaratçılar neden takip etti?
Tahir Elçi’nin öldürüldüğü gün iki PKK’linin istihbaratçılar tarafından olay yerine kadar takip edilmesi de tartışma konusu olmuştu. Müfettiş raporunda bu konuda da ayrıntılı bilgiler yer aldı. Müfettişler, PKK’li Mahsum Gürkan’ın bir polis aracına silahlı saldırı olayının faili olabileceği gerekçesiyle mahkeme kararıyla teknik takibe alındığı, takip edildiği sırada da Uğur Yakışır ile birlikte taksiyle Elçi’nin açıklama yaptığı yere geldiği belirtildi.
Taksinin durması ve iki PKK’linin polisleri vurmasının çok kısa bir sürede gerçekleştiği belirtilen raporda, istihbarat elemanlarının çatışmaya anında müdahale etmemeleri ya da geç müdahalelerinin kasıt ya da ihmalden ziyade olayların ani gelişmesi ve tecrübesizlikten kaynaklandığı vurgulandı.
Rapora göre, istihbarat ekiplerince saldırganların tespit edilmesi, takip altına alınması ve yakalanmaları için harekete geçilmesi toplam 20 dakika sürdü.
“Disiplin soruşturmasına gerek yok”
Raporda, olay yerinde bulunan polisler, PKK’lilerin bindiği aracı takip eden istihbaratçılar, telsiz merkezi, güvenlik kameralarını takip eden görevliler ve olaya müdahale eden terörle mücadele ekibinin davranışları da değenlendirildi. Müfettişler, eldeki bilgi ve belgelere göre Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü görevleri hakkında herhangi bir ön inceleme ve disiplin soruşturması yapmaya gerek olmadığı kanaatine varıldığını bildirdi.
Ne olmuştu?
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü Sur ilçesindeki çatışmalarda zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaparken çıkan çatışmada hayatını kaybetti. Uzunca bir süre sürüncemede bırakılan soruşturma dosyası Diyarbakır Barosu’nun Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü'ne hazırlattığı rapor ile yeniden açıldı. Raporda olağan şüpheli olarak gösterilen üç polis ve ateş ederek sokağa giren Uğur Yakışır hakkında dava açıldı.
İddianamede, sanıkların hangisinin Elçi’nin ölümünden sorumluğu olduğunun tespitinin imkânsız, ancak her üç polisin de kuvvetli suç şüphesi altında olduğu ifade edildi. İddianameyi kabul eden 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi davanın başka ile nakledilmesini istedi. Ancak Adalet Bakanlığı bu talebi reddetti. Başladığı günden beri gerginlikle devam eden yargılamada avukatlar sık sık bu müfettiş raporunun dosyaya getirilmesini talep ediyordu.
Kaynak: Diyarbakır Söz