Rojin’in Ölüm Nedeni Meçhul!

Adli Tıp kurumundan iddialara ilişkin açıklama;

Rojin’in Ölüm  Nedeni Meçhul!

ATK, Kabaiş’in ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiğini; ancak olayın oluş şekli hakkında intihar, kaza veya dış etken kesin bir kanaate varılamadığını bildirmiştir’ açıklamasını yaparken, Van’da öğrenciler yürürken, Eski savcı ve ATK hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Adli Tıp Kurumu’ndan yapılan Rojin Kabaiş ile ilgili açıklamada, “Adli Tıp Kurumu , eldeki bulgular ışığında Rojin Kabaiş’in ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiğini; ancak olayın oluş şekli hakkında (intihar, kaza veya dış etken) kesin bir kanaate varılamadığını bildirmiştir’ denilirken, DEM Parti Muş Milletvekili Sümeyye Boz, Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin ATK raporlarındaki çelişkileri ve zincirleme devlet ihmallerini Meclis gündemine taşıdı. Van’da öğrenciler yürüyüş düzenlerken Van Barosu’da eski savcı ve ATK hakkında suç duyurusunda bulundu.

ATK’DEN GELEN AÇIKLAMA

Açıklamada, 27 Eylül 2024 tarihinden itibaren kayıp olan ve 15 Ekim 2024’te Van Gölü’nün Mollakasım mevkisinde cansız bedeni bulunan Rojin Kabaiş hakkında yürütülen adli incelemelerin tamamlandığı aktarıldı.

ADLI TIPTAN AÇIKLAMA

Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi, biyolojik, toksikolojik ve histopatolojik analizlerin sonuçlarına ilişkin şu bilgiler verildi:

“Rojin Kabaiş’ten alınan örneklerde kendisine ait DNA’nın yanı sıra sternal bölgede bir erkek DNA profili ve vajinal bölgede bir erkek DNA profili olmak üzere iki farklı DNA profiline rastlanmıştır. Ancak bu bulguların, ölüm sonrası süreçte veya çevresel temas sonucu kontaminasyon (bulaşma) ihtimalini bertaraf edemediği değerlendirilmiştir.?Söz konusu farklı DNA’lar bulaşma nedeniyle geçti ise bu bulaşın nedenleri arasında;

-Cesedin su içerisinde kalması ve sürüklenmiş olması,

-Bulunduğu yerde çevresel temasa maruz kalması,

-Olay yeri incelemesi veya nakil sırasında temas ihtimali yer almaktadır.”

CİNSEL SALDIRI BULGUSU

Cinsel saldırıya dair herhangi bir bulguya rastlanılmadığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Vücutta darp, şiddet veya zehirlenmeye işaret eden herhangi bir tıbbi delil tespit edilmemiştir.?Ölümün, kaybolduğu tarih olan 27 Eylül 2024 civarında gerçekleştiği; bu süreçte cesedin bir süre su içinde kaldığı değerlendirilmiştir.?Mevcut bulgular, ölümün suda boğulma sonucu meydana geldiğini göstermektedir.?Rojin Kabaiş’in kaybolma ile bulunması arasında geçen yaklaşık 18 günlük süre ve laboratuvar incelemeleri, suda boğulmanın intihar, kaza veya başkası tarafından müdahale sonucu gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda kesin bir tıbbi değerlendirme yapılmasına olanak vermemektedir.

Sonuç olarak; Adli Tıp Kurumu, eldeki bulgular ışığında Rojin Kabaiş’in ölümünün suda boğulma sonucu meydana geldiğini; ancak olayın oluş şekli hakkında (intihar, kaza veya dış etken) kesin bir kanaate varılamadığını bildirmiştir.”

VAN KADIN PLATFORMU’DAN PROTESTO 

Bu arada, Van'da kadın STK'ların yer aldığı Van Kadın Platformu öncülüğünde, Adli Tıp Kurumu önünde basın açıklaması yapıldı. DEM Parti Van Milletvekili Gülderen Varlı, DEM Parti İl Eş Başkanı Gülşen Kurt, kadın STK temsilcilerinin de yer aldığı açıklamaya bir grup üniversite öğrencisi de destek verdi.

'ROJİN'İN VÜCUDUNDA İKİ FARKLI ERKEĞE AİT DNA BULGUSU VAR' 

Basın açıklamasını Van Barosu Kadın Hakları Merkezi Avukat Fatma Ülgen tarafından okundu. Avukat Ülgen, Rojin Kabaiş ile ilgili yürütülen soruşturmanın etkin bir biçimde ilerlemediği, dosya üzerinde kısıtlılık kararının sürdüğü ve telefon incelemesinin dahi tamamlanmadığı ile ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaştıklarını söyledi. Avukat Ülgen, “Van Barosu olarak raporu hazırlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek, “Ayrıca, soruşturma dosyasında yer alan önceki ATK raporlarında bu bilgilerin bulunmamasına rağmen, dönemin başsavcısı tarafından bir haber sitesine verilen röportajda, DNA örneklerinin Rojin Kabaiş'in karın ve göğüs kısmında bulunduğu yönünde gerçeğe aykırı bilgi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu açıklama hem soruşturmanın gizliliğini ihlal etmiş hem de kamuoyunu yanlış bilgilendirmiştir. 

Bu nedenle, yanlış bilgi yayarak kamuoyunu yanıltma ve görevi kötüye kullanma gerekçeleriyle ilgili dönemin başsavcısı hakkında da hukuki süreç başlatılacaktır. Yine 10.10.2025 tarihli ATK raporuna ilişkin; Rojin'in vücudunda bulunan 2 erkek DNA'sının kime ait olduğunun bulunması ve faillerin ortaya çıkması için birçok tevsii tahkikat talebinde bulunulmuştur. Talep ayrıntıları delillerin karartılması ve faillerin kaçması ihtimali göz önünde bulundurularak şu an için kamuoyu ile paylaşılamamaktır. Rojin Kabaiş dosyasında yaşanan bu süreç, yalnızca bir delil tartışması değil, kadınların yaşam hakkının nasıl değersizleştirildiğinin ve adalet mekanizmasının cinsiyet temelli ihmalinin açık bir göstergesidir. Van Kadın Platformu olarak, bu dosyada sorumluluğu bulunan tüm kişiler hakkında yasal süreci sonuna kadar sürdüreceğimizi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” dedi.

'Rojin sustu, biz susmayacağız', 'Adalet yerini bulana kadar buradayız', 'Rojin intihar etmedi, katiller bulunsun ve hesap sorulsun', 'Rojin için susma', 'Bu sessizlik suskunluk değil, direniştir' dövizlerinin açıldığı açıklama sonunda oturma eylemi yapıldı. Eylemin ardından grup dağıldı.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU

Fatma Ülgen, gerçeğin ortaya çıkarılması için mücadele edeceklerini söyledi. Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı.  Öte yandan Van Barosu, dosyanın önceki savcısı ve ATK yetkilileri hakkında Van Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundu. 

ROJİN DOSYASI MECLİSE TAŞINDI

DEM PartiMuş Milletvekili Sümeyye Boz, Kabaiş’in şüpheli ölümüne ilişkin hazırladığı iki ayrı önerge ile İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporlarındaki çelişkileri ve devlet kurumlarının zincirleme ihmallerini Meclis gündemine taşıdı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle verilen yazılı soru önergesi ve Meclis Araştırması açılması talebiyle sunulan önergede, ülkedeki kadın katliamlarında “intihar” kılıfı altında yürütülen cezasızlık politikasına dikkat çekildi. 

Sümeyye Boz, Adalet Bakanı Tunç’a şu soruları yöneltti:

“* İlk raporda DNA örneklerinin alındığı bölgelerin belirtilmemesinin gerekçesi nedir?

* Bu bilgi neden 10 ay sonra dosyaya eklenmiştir?

* Bu gecikme Bakanlığınızca incelenmiş midir?

* Raporların düzenlenme sürecinde herhangi bir iç ya da dış denetim yapılmış mıdır?

* Adli Tıp Kurumu’nda kadın cinayetleri ve cinsel saldırı vakalarında toplumsal cinsiyet temelli önyargıları önleyecek bir politika mevcut mudur?”

Soru önergesinde, ATK’nın ilk raporda erkek DNA’sı bulgularını etkisizleştirirken, ikinci raporda bu örneklerin yerini açıklamasına rağmen bulguları “bulaş (kontaminasyon)” olasılığıyla gerekçelendirdiği belirtilerek, “Kurum, kendi raporunda bulaş riskinin bertaraf edildiğini belirtmesine rağmen delillerin kaynağını belirsizleştirerek şüpheli DNA örneklerini etkisiz hale getirmiştir” çelişkisine dikkat çekildi.

MECLİS ARAŞTIRMASI TALEBİ

 Sümeyye Boz, ayrıca Meclis Başkanlığı’na sunduğu araştırma önergesinde Rojin Kabaiş dosyasındaki zincirleme ihmalleri, “kadınların yaşam hakkı söz konusu olduğunda devlet kurumlarının sistematik sessizliği” olarak tanımladı. Önergede, “Bu vaka, yalnızca bireysel bir adli hata değil, üniversite, kolluk, savcılık ve Adli Tıp Kurumu’nun ortak ihmaliyle yürütülen yapısal bir sorun alanıdır” denildi.

Kaynak: Diyarbakır Söz