Kültür ve Turizm Bakanlığının iç turizmde destinasyon çeşitliliğini artırmak hedefiyle başlattığı şehir tanıtımları kapsamında AA muhabirleri Diyarbakır'ın turistik mekanlarını görüntüledi.
Kral Yolu Rotası'ndan Zerzevan Kalesi'ne uzanan güzergahta, Diyarbakır eşsiz güzellikleriyle yerli ve yabancı turistlerin yeni rotası haline geldi.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan yaklaşık 5,5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, şehri çevreleyen en önemli tarihi yapılardan biri olarak öne çıkıyor.
Şehre hakim manzarası ve tarihi yapısıyla dikkati çeken ve Diyarbakır Surları'nın önemli burçlarından biri olan Keçi Burcu, çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapıyor.
Diyarbakır Surları içinde yer alan şehrin en eski yerleşim alanlarından İç Kale, tarihi yapıları ve müzeleriyle ziyaretçilerini bekliyor.
Dicle Nehri üzerinde yer alan, on kemerli yapısıyla şehrin simgelerinden biri olan On Gözlü Köprü’nün 1065 yılında inşa edildiği biliniyor.
Mar Toma Kilisesi'nin 639'da camiye dönüştürülmesiyle Anadolu'nun en eski camilerinden biri olan Diyarbakır Ulu Camii ise İslam dünyasında beşinci Harem-i Şerif olarak kabul ediliyor.
Şeyh Matar Camisi'ne ait olan ve dört taş sütun üzerine inşa edilen Dört Ayaklı Minare, benzersiz mimarisiyle turistlerin ilgisini çekiyor.
EĞİL KALESİ
Asurlular dönemine kadar uzanan, 3 bin yıllık geçmişe sahip Eğil Kalesi, Dicle Nehri'ne hakim bir noktada yer alıyor.
Kayalara oyulmuş tünelleri, sarnıçları ve mezar odaları ile dikkati çeken kale, baraj gölü ile birleşerek doğal güzellik oluşturuyor.
"ÇAYÖNÜ HÖYÜĞÜ, DÜNYA ARKEOLOJİSİNDE MİHENK TAŞLARINDAN BİRİ"
Neolitik dönemin en önemli yerleşimlerinden olduğu tespit edilen Çayönü Höyüğü'nde tarım ve hayvancılığa geçişin ilk izleri, ilk yerleşik köy düzeni ve ilk ev mimarileri görülüyor.
Dünyanın ilk metal işçiliğine dair örnekler bulunduğu bu alan, arkeoloji ve insanlık tarihi açısından öncü bir kazı alanı olarak öne çıkıyor.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltın, AA muhabirine kazıya ilişkin yaptığı açıklamada, Çayönü Höyüğü'nde 25 yıl önce öğrenciyken çalışmaya başladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Çayönü Tepesi 1964 yılından beri kazılan bir yerleşme. Bu sene kazıların 61. yılı. Farklı zamanlarda aralıklar oldu. Toplamda 34 sezon kazı yapıldı burada. Bugüne kadar yüzde 15-17'lik bir kısmı kazılmış durumda. 7-8 üniversitenin katıldığı ve birçok bilim insanının yer aldığı 39 kişilik bir ekip kurduk, 40 kişilik de bir işçi ekibimiz var. Geçen yıl 3,5 ayda 1000 metrekarelik bir alanı kazabildik. Buluntularımız var. Bu yıl 4 bin metrekare hedefimiz var. Alan yönetim planlaması açısından bizim bütün alanı bir görmemiz lazım. Önümüzdeki 3-4 yıl içerisinde de yüzde 25 bandını geçmek istiyoruz. Çayönü Höyüğü, dünya arkeolojisinde mihenk taşlarından biri. Aslında anahtar yerleşme. İlk yerleşik yaşama geçiş sürecini gösteren, aynı zamanda devamını da gösteren bir yerleşme. Hilar Kaya Mezarları ile birlikte burası bütünleşik bir kültürel miras alanı. İlk yerleşik yaşamdan Osmanlı'ya kadar bir kültüre sahip, biz bunları açığa çıkartmak için çalışıyoruz."
ZERZEVAN KALESİ VE MİTHRAS TAPINAĞI
Roma dönemine ait bir askeri yerleşim olan Zerzevan Kalesi ise Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde bulunuyor. Kale içinde yer alan dünya genelinde çok az örneği olan gizli Mithras Tapınağı, Roma gizem dini Mithraizm'e ait nadir örneklerden biri olarak öne çıkıyor.
Zerzevan Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. Aytaç Coşkun, kalenin bir sınır garnizonu olduğuna dikkati çekerek, "Asurlulardan 639'daki İslam ordularının fethine kadar kesintisiz kullanılmış askeri bir şehir. Roma İmparatorluğu'nun en güçlü olduğu dönemlerde bu kale daha büyük ve daha geniş bir şekilde yeniden kuruluyor ve tahkim ediliyor. Zaten kaleye ait Lejyon birliğinden özel bir birliği var. Buranın en büyük önemlerinden birisi Mithras Tapınağı'na sahip olmasıdır." dedi.
Kazıların 2014'te başladığını aktaran Coşkun, Mithras kutsal alanının 2017'de keşfedildiğini söyledi.
Coşkun, Zerzevan Kalesi'nin dünyanın her yerinden ziyaretçi aldığına işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Roma İmparatorluğu sınırları içindeki en doğudaki kutsal alan burada. Aynı zamanda 2020 yılında hem Zerzevan Kalesi hem Mitras Kutsal Alanı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı ve şu an asıl liste içinde çalışmalar büyük oranda tamamlandı. Yakın zamanda burası bir dünya mirası olacak. Sur içinin sadece yüzde 10'luk kısmı kazıldı. Şu an Kültür ve Turizm Bakanlığımızın ve birçok kurum ve kuruluşun desteğiyle kazılar devam ediyor. Hem kazı çalışmalarının hem restorasyon çalışmalarının uzun yıllar süreceğini söyleyebiliriz."
KRAL YOLU
Diyarbakır'da ayrıca Diyarbakır Valiliği öncülüğünde Karacadağ Kalkınma Ajansı, GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile yerel turizm paydaşlarının işbirliğinde "Kral Yolu Yürüyüş Rotaları Projesi" hayata geçirildi.
Proje ile Mezopotamya'nın kadim topraklarında iz bırakan Kral Yolu'nun Diyarbakır güzergahını gün yüzüne çıkarmak ve doğa yürüyüşü rotaları aracılığıyla bu tarihi yolu turizme kazandırmak amaçlanıyor.
Lidya Kralı Gyges tarafından Milattan Önce 7. yüzyılda inşa edilen, Efes'ten Ninova'ya kadar uzanan yaklaşık 2 bin 500 kilometrelik Kral Yolu, tarih boyunca ticaret, göç, ibadet, keşif ve savaş gibi farklı amaçlarla kullanıldı.
Diyarbakır Kral Yolu Rotası Oluşturma Projesi Yöneticisi Asuman Ataç, yolun Çüngüş, Çermik, Ergani, Eğil, Diyarbakır merkez ve Çınar ilçelerinden geçtiğini söyleyerek, şunları anlattı:
"Kral Yolu, üç kıtayı birbirine birleştiren kesişim noktasında yer alıyor. O kadar uzun bir yol ki biz bugün Türkiye sınırları içerisinde Manisa Serdes'den başlayıp İran'a Persepolis'e kadar uzanan bu yolun 2 bin 700 km civarında olduğunu biliyoruz. Ticaret, iletişim, kültür aktarımı ve tarım için tarihsel veri ve aslında yaşam özünün bir noktadan başka bir noktaya taşınması için kullanılan bir yol bu. Asurlular ve sonrasında hem ticaret hem iletişim hem de askeri lojistik için kullanılmış. Farklı medeniyetler tarafından da kullanıldı ve bugüne ulaştı. Trekking rotamızın üzerinde de Kral Yolu'nun çok farklı izlerini görebiliyoruz."
DİYARBAKIR KENT MÜZESİ (CEMİL PAŞA KONAĞI)
Şehrin çok kültürlü yapısını yansıtan Cemil Paşa Konağı ise Kent Müzesi olarak faaliyet gösteriyor. Müze, şehrin mimari geçmişini, sosyal yaşamı, zanaatları ve geleneklerini yansıtıyor.
Diyarbakır, Sur ilçesindeki tarihi hanlarıyla da ziyaretçilerini ağırlıyor. Hasan Paşa Hanı ve Sülüklü Han gibi tarihi yapılar kafe ve restoranlarıyla hem şehrin sakinlerine hem de turistlere hizmet veriyor.
Kaynak: Anadolu Ajansı